Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/11987 Esas 2016/3670 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/11987
Karar No: 2016/3670
Karar Tarihi: 02.03.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/11987 Esas 2016/3670 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı banka, kefil olarak yer alan davacının senedi borcundan dolayı takibe konu edildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, tüm delillerin incelenmesi sonucunda davacının borçlu olmadığına ve istirdat isteminin yerinde olduğuna karar vermiştir. Ancak Yargıtay, takibe konu olan senet gibi borcun dayanağını kanıtlayacak delilin bulunmadığı gerekçesiyle kararın davalı yararına bozulmasına karar vermiştir.
Kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu
19. Hukuk Dairesi         2015/11987 E.  ,  2016/3670 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Davacı vekili, dava dışı ... ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefil olarak yer aldığı gibi bu sözleşmeye konu kredi borcuna teminat olarak vade tarihi boş olan 23.000,00 TL tutarlı bir adet senedin de avalist olarak müvekkilince imzalanarak davalıya verildiğini, kredi borcu ödenerek müvekkilinin bir sorumluluğu kalmadığı halde dava dışı asıl borçlunun sonradan kullandığı üretici kartı kredisi nedeniyle oluşan borcundan dolayı bedelsiz hale gelen senedin boş kısımlarının hileli şekilde davalı tarafından doldurularak müvekkili aleyhine takibe konu edildiğini, haciz baskısı altında müvekkilince icra dosyasına 21.190,00 TL ödemede bulunulduğunu belirterek, bu meblağın ödeme gününden itibaren işleyecek en yüksek banka temerrüt faiziyle davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesinin çerçeve niteliğinde bir sözleşme olup oluşan kredi borcu nedeniyle davacının sorumluluğunun sürdüğünü, takibe konu senedin de borca mahsuben verildiğini ve anlaşmaya aykırı doldurulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, yargılama sırasında dinlenilen tanık beyanları ve tüm deliller birlikte gözetilerek benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı bankanın takibe konu yaptığı kredi borcunun davacının kefil olarak yer aldığı 20.07.2005 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığının kanıtlanamadığı böylece davacının oluşan borç nedeniyle bir sorumluluğunun bulunmadığı, istirdat isteminin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 21.190,00 TL’nin 16.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davalı bankanın takibe konu yaptığı alacağının dayanağı 20.07.2005 düzenleme, 21.09.2012 vade tarihli 23.000,00 TL bedelli kambiyo senedi olup, banka bu senedin kredi borcu için verildiğini savunmuştur. Davacı yan bu senedin kendi imzasını taşıyan kredi sözleşmesinin kefaletinin teminatı olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda bu yönde bir delil ibraz edilmemiştir. Hal böyle olunca takip dayanağı olan kambiyo senedinin sebepten mücerret olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken hukuki nitelemede hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.