17. Hukuk Dairesi 2016/12099 E. , 2019/8006 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların kat maliki oldukları binaya ait ana pis su gider borusunun patlaması ile akan suların davacı tarafından sigortalanan işyerinde hasara neden olduğunu, 15.724,00 TL. hasar bedelini ödeyip sigortalının haklarına halef olduklarını belirterek 15.724,00 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Birkısım davalılar, kusur ve sorumluluğa itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu edilen dahili su hasarının gerçekleşmesinde davalıların kusurlu olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davaya konu edilen dahili su hasarının oluş sebebi ile hasarın oluşmasındaki kusurluların tespiti bakımından alınan 17.10.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davalıların kat maliki olduğu taşınmazların ortak pis su gider borularının, davacı sigortalısının kullandığı deponun tavan kısmında açıktan geçtiği, muhafazasız olduğu, bu boruların çapının yetersiz gelmesi nedeniyle oluşan tıkanma sonucu sızdırma yapmış olabileceği; diğer yandan, depo olarak kullanılan sigortalı yere mal giriş çıkışı sırasında borulara çarpma nedeniyle de borunun dirsek kısmından ayrılıp hasarın oluşmuş olabileceği; dahili su hasarının oluş sebebini net biçimde saptamalarının mümkün olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece, dahili su hasarı sebebinin tespit edilemediği; davacı tarafından alınan eksper raporu da sadece davacı sigortalısının beyanına dayalı olarak düzenlendiği için itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme, hüküm vermek için yeterli değildir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun 22/17. maddesinde "...eksperler tarafından düzenlenen raporlar delil niteliğindedir" düzenlemesi yapılmış olup, davacının delil olarak dayandığı 23.03.2014 tarihli eksper raporundaki tespitlerin, sigortalının beyanlarına ve olaydan hemen sonra mahallinde yapılan gözlemlere dayandığı da raporda kayıtlıdır. Olaydan hemen sonra düzenlenen ve kanun gereği delil niteliği taşıyan bu rapordaki tespitlerin aksini ispat davalılara düşmekte olup, raporda tespit edilen hasar sebebi dışında bir sebeple hasarın gerçekleştiği de davalı yanca ispat edilmiş değildir.
Diğer yandan, sigortalı yerde yapılan keşifteki mahkeme gözlemine ilişkin keşif tutanağının içeriği ile anılan keşifte davalılardan ..."ın davaya konu hasardan sonra bina pis su boru hattının değiştirildiğine ilişkin beyanı ve keşif sonucu düzenlenen 17.10.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, hasardan sonra pis su boru hattının daha geniş çaplı borularla değiştirildiğine ilişkin yapılan tespitler, hasardan önceki boruların yetersizliğinin ve bu hattaki tıkanıklık sonucu hasarın gerçekleştiğinin kabulü için yeterlidir.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; hasardan hemen sonra yapılan inceleme sonucu düzenlenen 23.03.2014 tarihli eksper raporu, keşifte yapılan tespitler ve davalılardan ..."ın keşifteki beyanı ile hasar sebebinin açıklığa kavuştuğu dikkate alınmak suretiyle, davacının rücu edebileceği alacak miktarının hesaplanması için, hasar gören emtianın niteliğine göre uzman bilirkişiden rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.