20. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/3760 Karar No: 2018/7349 Karar Tarihi: .2018.201
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/3760 Esas 2018/7349 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2018/3760 E. , 2018/7349 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 2008 yılında yapılan kadastro sırasında Üçtepe köyü, 102 ada 794 parsel sayılı 1451,99 m² yüzölçümündeki taşınmaz senetsizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tarla vasfıyla davalı gerçek kişi adına tespit ve itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Davacı Hazine vekili 19.10.2010 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu 102 ada 794 sayılı parselin taşlık, kayalık ve makilerle kaplı, imar ihya edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu halde yolsuz tescil ile davalı adına tespit ve tescil edildiğini iddia ederek dava konusu parselin davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili isteğiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş, davacı Hazine vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.07.2013 tarih ve 2013/3066 - 2013/7582 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın imar ve ihya çalışmasının yapılmadığı, üzerinde harnup, zeytin ağaçları ile limon ve yenidünya bulunduğu, imar ihya edilmeden ağaçların topraklı alanlara dikildiği ve kadim tarım arazisi olduğu belirtilmiş, keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ile tanık da aynı şekilde taşınmazın taşlık kısımlarının arasına ağaçların dikildiğini bildirmişlerdir. Ancak, dosyada bulunan orman bilirkişi raporuna ekli 1990 tarihli memleket haritasında taşınmazın, yeşil renkli çalılık rumuzlu alanda kaldığı görülmektedir. Bu nedenle, ziraat bilirkişi raporu ve yerel bilirkişi beyanları ile orman bilirkişi raporu çelişmektedir. Mahkemece bu çelişkiler giderilmediği gibi 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı ve (murisleri) yönünden tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenmemiştir. Eksik inceleme ve araştırmaya, çelişkili raporlara dayalı hüküm kurulamaz” denilerek usulüne uygun orman ve zilyetlik araştırması yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması istenmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 13/11/2018 /201 gününde oybirliği ile karar verildi.