Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/445
Karar No: 2014/693
Karar Tarihi: 21.05.2014

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/445 Esas 2014/693 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/445 E.  ,  2014/693 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Adana 2. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 12/12/2013
    NUMARASI : 2013/358-2013/508

    Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 2. İş Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.12.2012 gün ve 2012/711 E. 2012/749 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 03.06.2013 gün ve 2013/6126 E. 2013/16615 K. sayılı ilamı ile;
    (...A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, davalı belediyenin park ve bahçeler işinde muvazaalı taşeron ilişkisi ile çalıştırıldığını, gerçek işverenin davalı belediye olduğunu belirterek, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ilave tediye ücreti ve ayrımcılık tazminatı alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı Seyhan Belediyesi vekili, taşeron ilişkisinin geçerli olduğunu ve davacının alt işveren işçisi olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının gerçek işvereninin davalı belediye olup alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu ve feshin işverence haksız olarak yapıldığı sonucuna varılarak, ayrımcılık tazminatı talebinin reddine, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizce verilen bozma kararında, “Davacının gerçek işvereninin dava dışı alt işveren olduğu ve alt işveren ilişkisi muvazaalı olmadığından davacının ilave tediye ücretini hak etmeyeceği, hafta tatili ücreti alacağına uygulanan % 10 oranındaki indirimin az olduğundan hüküm bozulması gerektiği” belirtilmiştir.
    Mahkemece yeniden yapılan yargılamada “Davacının 01.05.2006 tarihi öncesine ilişkin ilave tediye ücreti hakkı saklı kalmak üzere usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına” şeklinde verilen ara karar sonrasında kurulan hükümle “Davalı belediyenin 01.05.2006 tarihinden önceki dönemde taşeronlarla yaptığı sözleşmelerin kesinleşen yargı kararları ile muvazaalı olduğunun kabul edilmesi nedeniyle davacının 01.05.2006 tarihi öncesindeki döneme ait ilave tediye ücreti alacağının bulunduğu, hafta tatili ücretinde % 30 hakkaniyet indirimi uygulandığı” gerekçesi ile ilave tediye ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti taleplerinin kabulüne, ayrımcılık tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    Somut olayda, Dairemizce verilen bozma kararında “Davacının gerçek işvereninin dava dışı alt işveren olduğu ve alt işveren ilişkisinin muvazaalı olmadığından davacının ilave tediye ücretini hak etmeyeceği” belirtilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyulması şeklinde karar verilmesine rağmen bozma kararına aykırı şekilde davacının ilave tediye ücreti talebinin kısmen hüküm altına alınması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA…)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Belediyeye ve ait temizlik işlerini ihale ile alan şirketlerde çalıştığını, temizlik, bahçe ve yol bakım işleri, Belediye tarafından çeşitli şirketlere ihale edilmesine rağmen, çalışmasına ihaleler arası günlerde de kesintisiz olarak devam ettiğini, işe yönelik talimatların Belediye yetkilileri tarafından verildiği ve işe giriş çıkışlarda tek yetkilinin Belediye olduğunu, bu nedenle baştan beri davalı Belediyenin işçisi olarak çalıştıklarını, Belediyenin gerçek işveren olarak ödenmeyen işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu belirterek, izin ücreti, tatil ücreti, ilave tediye ve ikramiye ücreti ile eşit davranmama tazminatının davalıdan faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Seyhan Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle, idarelerine ait temizlik işlerinin Kamu İhale Kanunu’na göre ihale edildiğini, asıl-alt işverenlik ilişkisinin sözkonusu olmadığını, ihale makamı olarak sorumlukları bulunmadığını, ilave tediyenin ise Belediyenin kadrolu işçilerine ödenen bir hak olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Mahkemenin 29.03.2011 tarihli ilk kararında; “davalının gerçek işveren sıfatı ile sorumlu olduğu, davacının ilave tediye alacağının ödenmediği, ilave tediye alacağı yönünden taraflarca bildirilen ve zapta geçen miktarın kabulüne karar verildiği” gerekçesiyle ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Özel Daire 27.06.2012 günlü ilk bozmasında; davacının ilave tediye talep hakkı bulunmaması nedeniyle talebin reddine karar verilmesi gerektiğini ve hafta tatili alacağından yapılan hakkaniyet indirimi oranının az olduğunu belirterek kararı bozmuştur.
    Mahkemece, “davacının 01/05/2006 tarihi öncesine ilişkin ilave tediye ücreti alacakları, ilave tediye ücreti hakkı saklı kalmak kaydı ile usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmasına” karar verilerek, 31.12.2012 tarihli ikinci kararda; “01/05/2006 tarihinden önce yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğu hususunun daha önce verilen mahkeme kararları ile kesinleşmiş olması nedeniyle, davacının 01/05/2006 öncesine ilişkin ilave tediye ücreti alacakları saklı kalmak kaydıyla bozma ilamına uyulduğu” gerekçesiyle, ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline, fazla talebin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle ikinci kez bozulmuş, mahkemece; “uyma kararında davacının 01/05/2006 tarihinden öncesine ilişkin ilave tediye ücreti haklarının saklı tutulduğu, bu bakımdan davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmadığı, kararda hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı” gerekçesiyle direnme kararı verilerek, ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Direnme hükmü, davalı vekili tarafından temyiz edilmektedir.
    Uyuşmazlık; ilave tediye ücreti alacağı yönünden Özel Dairenin bozma gereğinin yerine getirilip getirilmediği noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmesinden önce, direnme konusu ilave tediye alacağının miktarı ile bozma ve direnme kararlarının içerikleri ve kararın davacı tarafından temyiz edilmemiş olması nedeniyle, ilave tediye ücreti alacağına ilişkin direnme kararına karşı, miktarı itibariyle temyiz yasa yolunun açık olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmiştir.
    Belirtilmelidir ki; Mahkeme hükmü yönünden, davalının bozma dışında kalan diğer temyiz itirazlarının 27.06.2012 tarihli ilk bozma ilamında reddedilmesi ve hükmün sadece ilave tediye ücreti alacağına ilişkin kısmının 03.06.2013 tarihli ikinci bozma ilamına ve temyize konu direnme kararı kapsamında kalması nedeniyle, temyiz yolunun açık olup olmadığının değerlendirilmesi, ilave tediye ücreti alacağı miktarı dikkate alınarak yapılmalıdır.
    Bilindiği üzere, 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş; anılan Kanun’un 450.maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, 6100 sayılı Kanun geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici Madde 3: (Ek:31/03/2011 – 6217/30 md.)
    “(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
    Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.9.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, 21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.7.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL.; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1.maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar yıllar itibariyle arttırılmıştır.
    16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanun"un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir. Şu durumda; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği veya Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı belirlenirken, temyiz ya da karar düzeltme hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; temyiz ya da karar düzeltme istemine konu karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır.
    Buradaki "karar" teriminin, mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını ve ayrıca Hukuk Genel Kurulu’nun verdiği kararı da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
    Uyuşmazlık, davacının ilave tediye ücreti alacağı istemine ilişkindir. Eldeki davada, temyiz istemine konu direnme kararının verildiği 12.12.2013 tarihinde, uygulanacak temyiz (kesinlik) sınırı 1.820,00 TL’dir. Direnme kararına konu ilave tediye ücreti alacağı miktarı; davacının fazla talebin reddine ilişkin kararı temyiz etmemesi nedeniyle 1.820 TL’den az olup, açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi, miktar itibariyle mümkün değildir.
    Hal böyle olunca, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanun’un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik öncesi yürürlükteki şekliyle 427/2. maddesi gereğince davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3. fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi