Hukuk Genel Kurulu 2014/205 E. , 2014/691 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2013/70-2013/242
Taraflar arasındaki “mülkiyetin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Arguvan Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 04.05.2011 gün, 2011/50 E. – 57 K sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 28.05.2012 gün, 2012/2969 E. – 6216 K sayılı bozma ilamı ile;
“...Dava, kadastro tespitine itiraz isteğiyle Kadastro Mahkemesine açılmış, mahkemece davaya konu taşınmazın Karakaya Barajı Gölü suları altında kaldığı ve kadastronun amacının kalmaması nedeniyle ifrazen kadastro harici bırakılmasına, mülkiyet davasının, mülkiyetin tespiti davasına dönüşeceğinden davaya bakma görevinin genel mahkemeye ait olacağından bahisle görevsizlik kararı verilmiş, Kadastro Mahkemesince verilen görevsizlik kararı 22.09.2010 tarihinde kesinleşmiş olup, davacılar vekili tarafından 07.10.2010 tarihinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmiştir.
Bilindiği üzere; görevsizlik kararı veren mahkeme bu kararında davada dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir. Dava dosyasını kendiliğinden (resen) görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edebilmesi için görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde davacının görevli mahkemeye başvurarak tebligat yaptırması gerekir.(1086 sayılı HUMK.nun 193 maddesi ) Nitekim sonradan yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nun 20 maddesinde de aynı doğrultuda hükümler getirilmiştir. 10 günlük süre hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece resen gözetilir.
Somut olayda, görevsizlik kararı kesinleştiği halde 10 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra davacılar vekili tarafından 07.10.2010 tarihinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat edilmiştir.
Hal böyle olunca; HMK"nun 448. maddesinin yargılaması devam eden davalarda uygulanması gerekeceği gözetilerek, 1086 Sayılı HUMK.nun 193.maddesi ve 6100 sayılı HMK"nun 20. maddesi dikkate alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, Malatya 4. Asliye Hukuk mahkemesince önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, mülkiyet aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, dava konusu 9 nolu parselin davacı O.. P.. ve arkadaşlarının dayandıkları Nisan 1327 tarihli tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın davalı H.. H.. yönünden kabulüne karar verilmiş; davalılar vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda başlıkta yer alan gerekçeler ile karar bozulmuştur.
Yerel mahkeme, direnme olarak adlandırdığı kararında ise, direnme yönünde karar verilmeden önce, Arguvan Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, dava konusu 9 numaralı parsele ilişkin Arguvan Kadastro Mahkemesinin 2005/3 esas, 2009/8 karar sayılı dosyası istenilmiş, dosya incelendikten sonra önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu"nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkemenin bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermesi; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemesi gerekir (1086 sayılı HUMK. m.429). Eş söyleyişle; mahkemenin ilk kararının gerekçesinde dayandığı maddi olgunun dışında yeni bir delile, yeni bir maddi olguya dayanması ve gerekçesini de bu yeni maddi olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, usulünce verilmiş bir direnme kararının varlığından söz edilemez.
Yerel mahkemece, ilk kararda direnildiği belirtilmiş ise de; bozmaya konu önceki kararın gerekçeleri yanında, Özel Daire bozma ilamından sonra toplanan deliller de hükme gerekçe yapılarak direnme kararı verilmiştir.
Bu durumda, temyize konu karar, gerçekte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/3. maddesi anlamında direnme kararı niteliğinde olmayıp, Özel Daire bozmasına konu önceki karardan farklı gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğindedir.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 1. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK"un 440/I. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.