11. Hukuk Dairesi 2017/223 E. , 2018/6103 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/12/2015 tarih ve 2015/7-2015/1082 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı ve davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkette %25 oranında şirket ortağı olduğunu, şirketin 2013 yılı olağan genel kurul toplantısının 09/10/2014 tarihinde tüm ortakların katılımı ile gerçekleştiğini, kanuna göre olağan genel kurul toplantısının faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içerisinde yapılması gerekirken 09.10.2014 tarihinde yapıldığını, genel kurulda hazır bulunanlar listesinin şirketin esas pay oranı ve hisse adedine uygun bir şekilde düzenlenmediğini, genel kurul tutanağı ekinde yer alan 2013 yılına ait faaliyet raporunun çelişkiler içerdiğini, şirketin 2013 yılına ait denetim raporunun usulüne uygun düzenlenmediğini, ayrıntılı incelemeden yoksun olduğunu, müvekkilinin şirkete karşı açtığı davalara söz konusu raporda değinilmediğini, yönetim kurulunun kanuna uygun olarak ibra edilmediğini, oy kullanmaması gereken hissedarların kendi ibraları hariç kalan tüm yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy kullandıklarını, bilançonun usulsüz olduğunu ve şirketin gerçek durumunu yansıtmadığını, bilançonun oluşmasında işlem ve eylemleri ile sebep olan kişilerin oy hakkının bulunmadığını ancak yönetim kurulu üyelerinin de oy kullanmak suretiyle bilançoyu onayladıklarını, faal durumda olmayan, sadece kira geliri bulunan ve ana sözleşmesinde huzur hakkının tahsisine onay veren bir hüküm bulunmayan şirketin yönetim kurulu başkan ve üyelerine diğer ortakların huzur hakkı tahsisinin kötü niyetli olduğunu, şirkette birçok usulsüz işlem yapıldığını, şirketin faaliyetlerine son verildiğini, bazı ortakların eylemleri ile şirketin zarar görmesine neden olduklarını, davalı şirket aleyhine bahse konu usulsüzlükler nedeniyle müvekkilince bir çok davanın ikame edildiğini ileri sürerek davalı şirketin 09/10/2014 tarihli 2013 yılına ait olağan genel kurulu toplantısında alınan kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; yapılan genel kurul toplantısının usulüne uygun gerçekleştirildiğini ve usulünce ilan ettirildiğini, öncesinde genel kurul kararı alındığını ancak ortakların toplanamaması nedeniyle genel kurulun ertelendiğini, davacının müvekkili aleyhine açmış olduğu davaların reddedildiğini, ... madde 424 uyarınca genel kurulda bilançonun onaylanması ile yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkın ödenmesine ilişkin karara yapılan itirazın yersiz olduğunu, davacının işbu davayı kötü niyetle ikame ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre; iptali talep edilen davalı şirketin 2013 yılına ilişkin 09/10/2014 tarihli genel kurul kararlarında gündemin 3. maddesi hakkında karar alınmaması, 4, 5, 7, 10. ve 11. maddelerine ilişkin kararların ise kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırılığının tespit edilememesi nedeni ile iptali şartlarının oluşmadığı, davalı şirketin yönetim kurulunun ibrasının yönetim kurulu üyelerinin kullandığı oyla sağlandığı, yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy hakkından yoksun bulunduğu, alınan kararın kanuni karar yeter sayısına ulaşmadığı, ibra kararının gündemde açıkça görüşülmesi nedeniyle bilançonun onaylanmasının yönetim kurulu üyelerinin ibrası sonucunu doğurmayacak olması nedeniyle gündemin 6. maddesindeki yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararın 6102 sayılı ... md. 436/2’ye uygun olarak alınmadığı, gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile yönetimin ibrasına ilişkin alınan 6 nolu kararın iptaline fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı ve davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı ve davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 08/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.