10. Hukuk Dairesi 2020/2846 E. , 2020/6512 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, davacının 18 yaşını doldurduktan sonraki çalışmalarının tüm sigorta kollarına tabi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı tüm taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine,.... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı tarafın istinaf isteminin esastan reddine, davalı işveren ve fer’i müdahil Kurum vekillerinin istinaf istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.
...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davalı işverenlik tarafında davacı adına kuruma bildirilen 1986 yılına ait 360 gün uzun vade sigorta kollarına tabi bildirimlerin iptal edilmesi üzerine, davacının 18 yaşını doldurduğu 11.02.1986 ile 31.12.1986 tarihleri arasındaki çalışmalarının, kuruma bildirilen prime esas kazançlarla tüm sigorta kollarına tabi olduğunun tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili özetle, hak düşürücü süre itirazıyla birlikte gerekli araştırmanın usulünce yapılarak davanın reddini,
Davalı işveren vekili özetle, hak düşürücü süre itirazıyla birlikte, davacının çırak olarak çalıştığı, 2089 ve 3308 sayılı yasalar gereğince çırak statüsünde çalışanların İş kanununa tabi olmadığı, işverenin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği gerekçeleriyle davanın reddini talep etmişlerdir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
“Davacının davasının kısmen kabulüne;
Davacı 66970213802 TC Kimlik ve 10075510 sigorta sicil numaralı ..."ın davalı işveren... Sanayi Tic. A.Ş."ye ait 21158.35 sicil sayılı işyerinde bilirkişi Selçuk Bekiroğullarının 04/11/2017 tarihli tarihli rapor içeriği de dikkate alınarak 16/08/1986-31/12/1986 tarihleri arasında ;
1986/2. Dönemde 16 gün 40.256 TL prime esas kazanç ile 1986/3 dönemde 120 gün 327,300 TL prime esas kazançlı olmak üzere toplam 136 gün çalıştığı ve bu çalışmalarının 506 sayılı Yasanın 2. maddesinde tanımlanan nitelikte ve 5510 sayılı Yasanın 4/1-a kapsamında tüm sigorta kollarına tabi çalışma olarak kabul edilmesi gerektininin tespitine;
Fazlaya dair talebin reddine” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davacının çırak olarak işe alındığı tarihte yürürlükte bulunan 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Kanunu"nun 4. maddesinin, “Bu Kanuna tabi bir sanatı, o sanat için düzenlenen teorik ve pratik öğrenim programına göre o işyerinde öğrenmek amacıyla bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimse…” olarak çırak tanımına yer verip; 5. maddesinde çırak olabilmek için 12 yaşından küçük 18 yaşından büyük olmamak gerektiği; 16. maddesinde ise, çırağın sözleşme süresi içinde reşit olması halinde çıraklık sözleşmesinin devam edeceği düzenlemesine yer verdiği; 19.06.1986 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu"nun 10. maddesinde, çırak olabilmek için 13 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak, en az ilkokul mezunu olmak, bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak koşullarına yer verilip, 14. maddesinde, çıraklık süresinin 3-4 yıl olduğu ve bu sürenin mesleklerin özelliğine göre ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça belirleneceği kesintisiz olarak devam edeceği, Geçici 4. maddesinde ise Kanunun 25. maddesine göre sigorta primlerinin ödenmesine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden mali yıl başından itibaren başlanacağı, bu tarihe kadar olan sürede primlerin işyeri sahiplerince ödenmesine devam edileceği düzenlemesinin yer aldığı; 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu"nun 2. maddesi gereğince, M.E.B. Çıraklık Eğitimi Genel Müdürlüğü Çıraklık Kurul"unca alınan 22.01.1979 tarihli, 1 sayılı karar ile; davacının çırak olarak çalıştığı “tesviyecilik” meslek dalı, ... İlinde 13.03.1979 tarihinden itibaren çıraklık eğitimi kapsamına alınmış ve bu meslek dalında çıraklık süresi 4 yıl olarak belirlenmiş olup; davacının çırak olarak işe alındığı tarihte yürürlükte bulunan 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Kanunu"nun 16. maddesine göre; reşit olması halinde dahi çıraklık sözleşmesi devam edeceğinden ve davacının çalıştığı tesviyecilik meslek dalında çıraklık süresi 4 yıl olarak tespit edildiğinden; davacının 15.08.1983 tarihinde başladığı ,çıraklık eğitimini 01.11.1987 tarihinde tamamladığı, ... Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğünün 10.04.2018 tarihli müzekkere cevabı ile anlaşılmaktadır.
Bu durumda davalı işveren... San. Tic. A.Ş."ne ait 21158.35 sicil sayılı işyerinde, 17.9.1986 – 31.12.1986 süresinde 506 sayılı Yasanın 2. maddesinde tanımlanan nitelikte ve 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışma iddiasının benimsenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair verilen Mahkeme kararının yerinde olmadığı belirgindir gerekçesiyle;
“1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine,
2-) Davalı... vekili ile fer"i müdahil SGK vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile... 12. İş Mahkemesi"nin 23.11.2017 tarihli, 2016/546 Esas, 2017/298 Karar sayılı hükmünün, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.3. maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-) Davanın reddine” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davaya konu dönemde davacının fiilen üretimle ilgili çalışmalara katıldığı, mesleki eğitiminin arka planda kaldığı gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, 10.02.1968 doğumlu davacı adına, 21158 işyeri sicil numaralı... San. ve Tic. A.Ş. ünvanlı işyerinden, 15.08.1983 tarihinde işe başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin verildiği, ... Kaymakamlığı Mesleki Eğitim Müdürlüğü nezdinde tesviyecilik meslek dalında 15.08.1983 – 01.01.1987 tarihleri arası eğitim gördüğü, yine ... Kaymakamlığı Mesleki Eğitim Müdürlüğünün yazı cevabına göre tesviyecilik meslek dalında çıraklık eğitim süresinin 4 yıl olduğunun bildirilmesi karşısında Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.
Davaya konu uyuşmazlıkla ilgili olarak çıraklık statüsünün irdelenmesi gerekli olup, 506 sayılı Kanunun 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanun"da tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’na göre, çıraklar teorik ve pratik eğitime tabi tutulurlar. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlık konusu dönemde çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Konu ile ilgili olarak 3308 sayılı Yasa"nın 10. maddesinde çırak olabilmek için aranan şartlar arasında
“...a) 14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak.
b) En az ilköğretim okulu mezunu olmak.
c) Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak.”hususları düzenlenmiş ve aynı maddeye 4702 sayılı Yasa"nın 9. maddesi ile eklenen fıkra ile 10.07.2001 tarihinden itibaren de 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabileceği hükmü getirilmiştir.
Diğer taraftan bir kişiye çırak denilebilmesi için, o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir. Yani, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile davacının belirtilen tarihte çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Kişi işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Eldeki davada, talep tarihinde davacının 18 yaşını ikmal ettiği, yapılan işin niteliği gereği, talep tarihindeki davacı yaşına göre işyerindeki faaliyetinin çalışmanın bir mesleğin öğrenilmesine yönelik olarak çıraklık ilişkisine mi yahut üretime yönelik bir faaliyet ve imalat olup olmadığı araştırılıp açık ve net olarak belirlenip sonuca göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi isabetsizdir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı işveren ve fer"i müdahil Kurum vekillerinin istinaf istemlerinin kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının, HMK"nın 373/2 maddesi gereğince yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.