4. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/4610 Karar No: 2017/7301 Karar Tarihi: 16.11.2017
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/4610 Esas 2017/7301 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2017/4610 E. , 2017/7301 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 07/06/2013 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 26/01/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili; davalının Maliye Bakanlığı Gelirler Başkontrolü olarak görev yaptığı sırada vergi mükellefi olan ... . . San. ve .... Tic. Ltd. Şti."nin incelenmesi için iki ayrı görevlendirme yazısı ile görevlendirildiğini, ilk görevlendirmenin 1999 yılı Ağustos ve Eylül aylarına ilişkin KDV iadeleri ile ilgili inceleme görevi, ikinci görevlendirmenin ise 1999 yılına ait hesap döneminin incelemesi görevi olduğunu, mükellef hakkında düzenlediği sorumluluk raporunun ilk olarak ... Gelirler Kontrolörleri ... Grup Başkanlığı’na gönderilmesi gerektiği halde, doğrudan Gelirler Kontrolörleri Başkanlığı’na gönderildiğini, raporun ilgili vergi dairesine de gönderilmediğini, ayrıca davalının haksız alınan KDV iadesinin geri alınmasına yönelik vergi inceleme raporunu da düzenlemediğini ve KDV iade alacağınının zamanaşımına uğradığını, bu nedenle kamu zararının oluştuğunu belirterek alacak isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki yargılamanın son oturumunda hüküm olarak; ""1-Davanın REDDİNE,"" karar verilmişken, daha sonra yazılan gerekçeli kararda; ""1-Davanın usulden REDDİNE, "" şeklinde karar verilmiş, böylece kısa kararla gerekçeli karar arasında açık bir çelişki ortaya çıkmıştır. 6100 sayılı HMK 298/2 maddesine göre gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Mahkeme kararındaki bu çelişkinin bozma nedeni oluşturacağına ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunca 10/04/1992 gün ve 7/4 sayıyla karar verilmiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş; önceki kısa kararla bağlı olmaksızın; kısa karara uygun olarak gerekçesini yeniden düzenlemek veya gerekçeye uygun nitelikte yeni bir kısa karar oluşturmak ve bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi gidermektir. Mahkemece kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 16/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.