20. Hukuk Dairesi 2020/341 E. , 2020/1143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... ili, ... ilçesi, ... köyü, 1855,90 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla vasfı ile davalı Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... vekili 20.09.2011 tarihli dilekçesi ile; davacının ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... Yanı mevkii, 105 ada 15 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu taşınmazı davacı ve önceki maliklerinin en az 100 seneden beri atalarından geldiği ve sınırlar içersinde ekip biçtiklerini, bundan bir süre önce müvekkiline ... Kaymakamlığı Mal Müdürlüğünden 12/08/2011 tarihli ecrimisil ihbarnemesi geldiğini, ... köyü 105 ada 60 parsel numaralı Hazine adına kayıtlı taşınmazı fuzulen işgal ettiği gerekçesiyle 166,17.-TL ecrimisil talep edildiğini, dava konusu olan 105 ada 60 sayılı parselin müvekkilinin maliki olduğu 105 ada 15 parsel numaralı taşınmazın batısında yer aldığını, kadastro çalışmaları sırasında kendisine ait olan parselden ayrılarak Hazineye bırakıldığını, bu nedenlerle kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edilen 105 ada 60 parsel numaralı taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkiline ait olan 105 ada 15 parsel numaralı taşınmaz ile birleştirilerek birleşme sonucu oluşan parselin müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne, 105 ada 60 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.12.2013 tarih, 2013/8246-11564 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ""Mahkemece; yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçesiyle adına tescile karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmaz miktar fazlası olarak tarla niteliği ile Hazine adına tespit görmüş ve sınırında orman bulunmasına rağmen orman araştırması yapılarak zilyetlikle kazanılacak yerlerden olup olmadıkları usûlünce belirlenmemiştir. Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun
45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; taşınmaz 58 ve 59 sayılı parsellerle birlikte 105 ada 15 ilâ 24 nolu parsellere uygulanan 250 ve 254 tahrir nolu vergi kaydından 250 tahrir numaralı vergi kaydının miktar fazlası olarak Hazine adına tesbit ve tapuya tescil edildiğinden 250 ve 254 tahrir nolu vergi kaydı uygulanarak kapsamı belirlenmeli, taşınmazın vergi kaydı kapsamı dışında kalıp kalmadığı, miktar fazlası ise zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacağı belirlenmeli, fen bilirkişi tarafından uygulamaya yönelik kroki düzenlettirilmeli, zilyetlikle kazanılacak yerlerden ise varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği ilgili tapu ve kadastro müdürlükleri ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Ayrıca, çekişmeli taşınmaza komşu 105 ada 59 parsel hakkında aynı nedenle açılan ve derdest olan dava bulunup bulunmadığı araştırılarak var ise bu dosya ile birleştirilmesi"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... yanı mevkiinde bulunan davalı Hazine adına kayıtlı 105 ada 60 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, taşınmazın tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış ve çekişmeli parsel miktar fazlası olarak tarla niteliği ile Hazine adına tescil edilmiştir. Ayrıca, çekişmeli parselin bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları yapılmış, çekişmeli parsel 2/B çalışmalarına konu edilmemiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı
Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 02/03/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.