14. Hukuk Dairesi 2016/5914 E. , 2018/7304 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.11.2013 gününde verilen dilekçe ile 2981 sayılı yasanın 10/c maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, 2981 sayılı Yasanın 10/son maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, Belediye sınırları içinde olan ancak davalı Hazine"nin mülkiyetinde bulunan, üzerinde 2981 sayılı Yasa kapsamında tapu tahsisli gecekonduların bulunduğu tespit olunan 4292 ada 17 parsel ile 4374 ada 7 parsel sayılı taşınmazların 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/son maddesi uyarınca tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ile davalı vekili temyiz etmiştir.
Kısaca İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı Kanunun “İstisnalar” başlıklı 3. maddesi hükmüne göre, kanunun ... ve ... boğazları ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenmiş ve belirlenecek yerlerde uygulama olanağı yoktur.
5663 sayılı Kanunla Değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11. maddesinin 1. fıkrasının 2. Cümlesine göre “Ancak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yolu ile iktisap edilemez” hükmü getirilmiş, böylelikle yeni düzenlemede “….birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarını” kazanılamayacağı öngörüldüğünden doğal sit alanları ve üçüncü derece arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazların koşulları oluştuğu takdirde kazanılmaları olanaklı hale gelmiştir.
Somut olaya gelince; dava konusu 4292 ada 17 parsel sayılı taşınmaz bakımından, 2981 sayılı Yasanın 3. maddesi hükmüne göre, 2863 sayılı Yasa uyarınca korunması gerekli kültür varlığı olan taşınmaz hakkında anılan kanunun uygulanma imkanı bulunmadığından, özellikle taşınmazın bu yasa kapsamında kalıp kalmadığı hususunun ve karar tarihinden sonra davalı hazine tarafından sunulan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge kurulu Müdürlüğünün 4292 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 2981 sayılı Kanuna göre devrinin mümkün olmadığını bildiren 27.03.2015 tarihli yazısı ile yargılama sırasında aynı müdürlük tarafından 4292 ada 17 parsel sayılı taşınmazın Sadabad Tarihi Sit-Kentsel Sit alanı ile ilgili Etkileme-Geçiş Alanı içinde kalmakta olduğunu ancak korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil kaydının bulunmadığını mahkemeye bildiren 29.12.2014 tarihli cevabi yazı da gözönünde bulundurularak çelişkinin neden kaynaklandığının araştırılması daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, 4374 ada 7 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki tapu tahsis belgesi dava açıldıktan sonra yargılama sırasında iptal edildiğine göre davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması ve buna göre de yargılama gideri ile vekalet ücretinin değerlendirilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.