Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10315
Karar No: 2018/6052
Karar Tarihi: 04.10.2018

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/10315 Esas 2018/6052 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/10315 E.  ,  2018/6052 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/02/2015 gün ve 2014/430-2015/84 sayılı kararı onayan Daire’nin 01/06/2016 gün ve 2015/13160-2016/6014 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
    Davacı vekili, dava dışı ... isimli şahsın müvekkili Banka ile 17/06/2010 tarihinde 106.353,00 TL limitli Genel Tarımsal Krediler Sözleşmesi akdettiğini, bu krediye davalı ... ile dava dışı şahısların kefil olduğunu, davalının, sözleşmeye, noterde düzenlenen vekaletname ile vekil tayin edilen babası dava dışı ... vasıtasıyla müştereken ve müteselsilen borçlu sıfatıyla imza attığını, borcun ödenmemesi üzerine borçlu ve kefiller hakkında alınan ihtiyati haciz kararının uygulanması için icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın kaldırılması için müvekkili tarafından açılan davanın sözleşmedeki imzanın davalıya ait olmadığından bahisle reddedildiğini, İcra Hukuk Mahkemesi"nce vekil yönünden imza incelemesi yapılması gerekirken vekil tayin eden davalı yönünden imza incelemesi yapılarak hatalı karar verildiğini ileri sürerek, tahsilde tekerrür olmamak şartıyla 96.501,62 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, sözleşmede imzasının, kefilliğinin, dolayısıyla sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin babası olan ..."a verdiği vekaletnamede bankalar nezdinde 3. kişilerin çektikleri kredilere kefil olma yetkisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece kredi sözleşmesine ... tarafından imza atılmış ise de sözleşme altında bu imzanın davalıya vekaleten atıldığı yönünde bir kayıt bulunmadığı, davalıya vekaleten imza atıldığı kabul edilecek olsa dahi vekaletnamede davalı adına ve hesabına banka şubelerinden muhtelif kredilerin temini hususunda yetki verilmişse de üçüncü kişiler lehine kefil olma yetkisinin tanınmadığı, davalının yetkisiz vekilinin üçüncü kişi lehine verdiği kefaletten sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
    Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
    6098 sayılı TBK"nın 547/1. maddesine göre ticari temsilci, “… işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.” (818 sayılı BK m. 449)
    Gerek 818 sayılı BK (m. 450), gerekse 6098 sayılı TBK düzenlemelerinde (m. 548), ticari temsilcinin ticari işletmenin amacına giren tüm işlemleri gerçekleştirebileceği belirtilmektedir.
    6100 sayılı HMK"nın 74. maddesinde açıkça yetki verilmedikçe vekilin yapamayacağı işler ayrıntılı bir şekilde belirtilmiş olup, bu düzenleme her ne kadar daha çok avukatlarla ilgili ise de düzenlemenin ticari temsilciler ile dolaylı bir ilgisi bulunmaktadır. Anılı maddede sayılan ve vekil için özel yetki gerektiren halleri, ticari temsilci, özel bir yetki verilmese dahi, 6098 sayılı TBK"nın 548. maddesine (BK m. 450) göre yetkisinin kapsamına girmesi şartıyla gerçekleştirebilir. Örneğin; özel yetkisi olmasa bile, ticari temsilci, ticari işletmenin amacına giren bir işlemle ilgili olarak açtığı davada, sulh olabilir, hakimi reddedebilir, davanın tamamını ıslah edebilir. Ancak, bu yetki sınırsız olmayıp, ticari temsilci, 6100 sayılı HMK"nın 74. maddesi kapsamına girmekle birlikte, temsil yetkisinin kapsamına dahil olmadığından, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz. Keza, ticari temsilci, aynı sebeple, müvekkilinin iflasını isteyemez.
    Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de 22.07.2008 tarihli vekaletname incelendiğinde, davalının vekil tayin ettiği dava dışı ..."ın, çok geniş yetkilerle davalıyı temsil ettiği, 6098 sayılı TBK"nın 547. maddesi (818 sayılı BK"nın m. 449) gereğince, dava dışı vekilin ticari temsilci olduğu ve bu nedenle davalı adına tüm hukuki işlem ve eylemleri gerçekleştirebileceği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı ile dava dışı ... arasında aktedilen 05.08.2010 tarihli kredi sözleşmesinde, davalının adının yanındaki imzanın ticari temsilcisi dava dışı ... tarafından davalı adına ve hesabına atıldığının anlaşılmasına, somut olayın özelliği itibariyle, ticari temsilci tarafından vekaleten imza atıldığı yönünde bir ibarenin bulunmamasının sonuca etkili olmamasına göre, dava dışı vekilin, davalı adına ve hesabına vekaleten üçüncü kişiler lehine kefalet verme yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01.06.2016 tarih 2015/13160 E. 2016/6014 K. sayılı onama ilamının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01.06.2016 tarih 2015/13160 E. 2016/6014 K. sayılı onama ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 04/10/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY
    Davacı banka ile dava dışı kişi arasında imzalanan Genel Tarımsal Kredi Sözleşmesini, davalının vekilinin, doğrudan temsil olunanın adını kullanarak, vekil olduğunu belirtmeksizin müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla imzaladığı dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
    Sorun, davalının sözleşmeye kefil olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    TBK m. 547"de sadece ticari işletmelerin ticari temsilci atayabileceği düzenlenmiştir. Esnaf işletmesi ticari temsilci atayamaz. Esnafın temsili basit temsildir. Ticar temsil yetkisi genel temsil yetkisinden daha geniştir. Ticari işletmede çok geniş yetkiler içeren vekaletname ile yetkilendirilen kişi de ticari temsilci sayılır ve ticari temsilcinin yapacağı tüm işlemleri ticari işletme adına yapabilir ve bu işlemler işletmeyi bağlar.
    Davalıyı ticari işletme sahibi ve dolayısı ile temsilcininde ticari temsilci kabul edilmediği taktirde, davalının vermiş olduğu vekaletin kapsamını belirlerken, temsilciye verilen işin yerine getirilmesi için ne gibi işlemler yapmasının zorunlu olduğu göz önüne alınır (TBK m. 504/2).
    Bu durum karşısında somut olaya gelindiğinde, öncelikle davalının esnaf mı, tacir mi (ticari işletme sahibi mi) olduğunun saptanması, sonra vekaletname değerlendirilerek vekilin ticari temsici mi, yoksa basit temsilcimi olduğunun belirlenmesi ve sonucuna göre, ticari temsilci ise davalının kefil olduğunun kabulü, ticari temsilci değil basit temsilci olduğunun kabulü halinde ise davalının vekaletname içeriğine göre vekilince kefil yapılamayacağının kabulü gerekir. Tüm bu nedenlerle bu hususları değerlendirme olanağını ortadan kaldıran çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum.
    KARŞI OY
    Dava, kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamı uyarınca, dava konusu kredi sözleşmesinde kefil olarak gösterilen davalının imzasının bulunmadığı, sözleşmede davalının adının hizasında mevcut imzanın davacıya ait olmadığı, imza sahibi olduğu anlaşılan ...’ın da davalının ticari işletmesini temsilen yahut davalıya vekaleten sözleşmeyi imzaladığına ilişkin bir işaret bulunmamaktadır. Bu nedenle, Dairemiz çoğunluğunun kanaatinin aksine, yerel mahkemenin bu yöne işaretle davanın reddine karar vermiş olmasında yasaya bir aykırılık bulunmamaktadır.
    Öte yandan, bir an için dava dışı ...’ın davalıya vekaleten sözleşmeyi imzaladığının kabulü halinde dahi Daire çoğunluğunun kanaatine katılmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Şöyle ki, konuya ilişkin ve somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 388. maddesinin 1. fıkrası, aynen “Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tesbit edilmemiş ise, taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir.” hükmünü haizdir. Bu hükümden anlaşılması gereken vekaletin şumulünün sözleşme ile açıklıkla tespit edilmiş olması halinde kapsamının sözleşmeye göre belirlenmesi gerektiğidir. Anılan yasal düzenleme ışığında somut olaya bakıldığında, davalı ile dava dışı vekil arasında vekalet akdine ilişkin düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Şu halde, anılan kişiler arasındaki sözlü vekalet akdinin kapsamının dosyada mevcut 22.7.2008 tarihli vekaletnameye göre belirlenmesi gerektiği açıktır. Genel hatlarıyla vekil edilene, davalıyı temsilen birtakım iş ve işlemleri yapma yetkisi tanıyan söz konusu vekaletnamede, davalının üçüncü kişilerin borçlarına kefalette bulunma yetkisi verilmediği ortadadır. Davalının, yetkisi olmayan vekilin yapmış olduğu bu işlemlere icazetinin bulunduğu davacı yanca ispat edilememiştir. Bu durumda, Dairemizin bozma kararının gerekçesine yansıdığı üzere, vekaletname ile belirlenen kapsamın, yorum yoluyla genişletilmek ve vekil edenin dışında kalan kişilerin borcuna kefalette bulunmak konusunda bir yetkiyi de içerdiğini kabul etmek kanımca mümkün değildir.
    Keza, dava dışı ...’ın 818 sayılı BK’nın 449. maddesi anlamında ticari mümessil olduğunun kabulü halinde dahi sonuç değişmeyecektir. Ticari mümessil, aynı kanunun 450. maddesi uyarınca, “hüsnüniyet sahibi kişilere karşı” müessese sahibinin namına müessesenin gayesine dahil olan bilumum tasarrufları yapmak salahiyetini haiz sayılır ise de, kefalette bulunmanın ticari işletmenin gayesine dahil bir tasarruf işlemi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi bu yönde bir taahhüt işlemi yapma yetkisi bulunmayan vekaletnameyi, bizzat delilleri arasında ibraz eden davacı bankanın bu durumu bilmediği ileri sürülemeyeceğinden, ...’ın bu cihette dahi davalıyı borç altına sokmasının mümkün bulunmadığı açıktır.
    Tüm bu nedenlerle, karar düzeltme isteminin reddi gerektiği görüşünde olduğumdan, Dairemizin muhterem çoğunluğunun aksi yöndeki kararına katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi