Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/20433
Karar No: 2019/7835
Karar Tarihi: 24.06.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/20433 Esas 2019/7835 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/20433 E.  ,  2019/7835 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... Finans Emeklilik ve Hayat Aş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    - K A R A R -

    Davacı vekili, müvekkiinin murisi ..."ün ... Şubesinde kullanmış olduğu konut kredisi sebebiyle "kredi grup hayat sigortası" yapıldığını, sigorta sözleşmesine taraf olan ...’e herhangi bir bildirim yapılmadan poliçesi iptal edilemeyeceğinden haksız olarak iptal edilen poliçedeki rizikonun gerçekleşmesi nedeniyle davalı tarafın vefat teminatını davacıya ödemesi gerektiğini, bu sebeplerle şimdilik 10.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, 16.01.2013 tarihinde tahsilatsızlık nedeni ile sigorta ettiren bankanın onay ve talebi ile poliçenin iptal edildiğini, 16.12.2012 vade tarihli priminin sigortalının vadesiz mevduat hesap bakiyesinin yetersiz olması sebebiyle tahsil edilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, hayat sigorta poliçesine dayanan tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar murisi ile davalı arasında toplamda 10 yıllık (uzun süreli) hayat sigorta poliçesinin imzalı olduğu, davalı adına acentesi olan ... Şubesi"nin poliçeyi düzenlediği, poliçe gereği ödenmesi gereken primlerin aylık 16,18 TL olarak kararlaştırıldığı, davacılar murisine ait mevduat hesabından prim tahsilatının yapılması konusunda tarafların mutabık olduğu ve poliçe ilk prim taksitinin ödendiği dosya kapsamıyla sabittir. Davalı sigortacı, 16.12.2012 vadeli prim taksitinin ödenmediği gerekçesiyle, 16.01.2013 tarihinde poliçeyi iptal ettiğini gerekçe göstererek ödeme yapmaktan imtina etmiş; mahkeme tarafından da davalının sigorta ilişkisinin sonlandırmaya ilişkin yükümlülüğünü usulüne uygun yapmadığı, davalı sigorta şirketinin bilgilendirme yükümlüğünün usulüne uygun şekilde yapmamış olması sebebiyle poliçe iptalinin poliçe genel şartları ve özel şartlarına uygun yapılmadığı, bu itibarla poliçe ilişkisinin devam ettiği ve davacının miras payı oranında vefat tazminatını talep hakkı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davacılar murisi ile davalı sigortacı arasındaki poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun 1297. maddesinde "Bir yıldan uzun süreli can sigortalarında, sigorta ettiren kimse, sigorta primini 1295. madde gereğince vermemiş veya prim tecil edilmiş yahut taksitlere bağlanmış olduğu halde işbu primi veya herhangi bir taksidi vadenin bitiminde ödememiş ise, sigortacı, kendisinin veya akid sıfatıyle hareket eden vekilinin yazı ile sigortacıya bildirilmiş son ikametgah veya meskenine resmi bir ihtarname veya taahhütlü mektup göndererek bir ay içinde söz konusu ücret veya taksidi ödemez ise sigortanın feshedilmiş olacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sözleşme feshedilmiş olur" düzenlemesine yer verilmiştir.
    Prim taksitlerinin zamanında yatırılmaması halinde sigortacıya ihbarsız fesih hakkı tanıyan 537 sayılı KHK ile değişik TTK.m.1295/2 ve 1297/2maddeleri Anayasa Mahkemesi’nin 11.03.1997 gün ve 24-35 sayılı kararı ile 07.10.1997 tarihinin altı ay sonrasından itibaren yürürlükten kalkmıştır. Davaya konu poliçe tarihi itibariyle anılan düzenlemelerin yürürlükte olmadığı, bu durumda iptal edilen yasa hükümlerine dayanılarak yapılan sigorta genel şartlarının da uygulanabileceğinden söz edilemez. Bu durumda borçlunun temerrüdü nedeniyle sözleşmenin feshinde uygulanabilecek hükümlerin Borçlar Hukuku’ndaki düzenlemelerde aranması gerekecektir. BK "nun 117 ve devamı maddelerinde ise borçlunun temerrüdü için ihtar şartı getirilmiştir. Yapılacak tebligatın usulüne uygun olması yasal zorunluluktur.
    Yine Hayat Sigortası Genel Şartları"nın C.1. maddesinin 5. bendinde de aynı yönde düzenleme benimsenmiş bulunmaktadır.
    Anılan yasa maddesi ile genel şartlarda, primin ödenmesine ilişkin ihtarın biçimi açıkça belirlendiği gibi, bu düzenlemelerde ifade olunan prim ödenmesi ihtarının "sigorta ettirene" yapılacağı ibaresinden prim ödeme borcu altında bulunana ihtar yapılmasının anlaşılması gerektiği de açıktır. Zira lafzi yorumla, ihtarın sigorta ettirene yapılacağı kabul edildiğinde; somut olayda olduğu gibi, poliçede sigorta ettiren olarak yer alan, davalının acentesi konumundaki banka şubesine yapılacak ihtarın yeterli olduğu gibi bir sonuca ulaşılacaktır ki, bu sonuç da sigortacının prim konusundaki ihtar yükümlülüğüne ilişkin olarak mevzuata konulan ve sigortalıyı keyfi uygulamalardan korumayı amaçlayan düzenlemenin bertaraf edilmesine yol açmaktan öteye geçmeyecektir.
    Somut olayda; 16.12.2009 poliçe tanzim tarihinden 16.11.2012 tarihine kadar 36 adet 16,18 TL ödeme yapılmış, 17.12.2012 tarihinde de ilgili banka tarafından 16,18 TL ödeme yapılmış, 16.01.2013 tarihinde ise bir önceki aya ait ödeme sigortalı tarafından ilgili bankaya ödenmediği için iade alınarak poliçe iptal edilmiştir.
    Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara ve kabule göre; davalının, prim ödenmesi konusunda mevzuatın yüklediği şartlara uygun biçimde sigortalı murise ihtarda bulunmadığı; somut olayın değerlendirilmesi ve davalı sigortacının acentesi olan bankanın sigorta ettiren sıfatı nedeniyle ona yapılacak bildirimin yeterli görülemeyeceği gözönünde bulundurularak, davalı sigortacının prim ödenmemesi nedenine dayanan poliçe iptalinin geçerli bir iptal olmadığı açıktır. Mahkemenin bu yöndeki kabulü yerindedir. Ancak dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 1502 ve (6767 sayılı yasanın 1325). maddesinde "En az bir yıldan beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi ödemiş olan sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettiren daha sonra prim ödeme borcunu yerine getirmezse, sigortacı bu sebeple sözleşmeyi fesh edemez ve prim isteyemez. Bu halde sigorta, prim ödemeden muaf sigortaya dönüşür.Prim ödenmesinden muaf sigortada, sigorta bedeli ödenen primle sözleşme uyarınca ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre ödenir" şeklinde düzenleme olup, Hayat Sigortası Genel Şartları"nın C.5 maddesi hükmüne görede, "Sigorta ettiren kimse aksine bir sözleşmeyle süre kısaltılmış olmadıkça en az üç yıllık prim ödedikten sonra sigortadan cayar veya taahhüdüne uymaz ve de sigortayı satın alma (iştira) hakkını da kullanmaz ise sigortası prim ödemeden muaf bir sigorta haline çevrilmiş olur. Bu takdirde sigorta bedeli poliçede ve tarife teknik esaslarında gösterildiği şekilde indirilir." şeklinde düzenlenmiştir.
    Somut olayda, davacıların murisinin 16.12.2009 tarihinde başlayan 10 yıl vadeli hayat sigortası poliçesi yaptırdığı, bu poliçeye istinaden 16.12.2009-17.12.2009 tarihleri arasında 3 yıl süre ile prim ödemesi yaptığı bunun dışında ödeme yapmadığı ve satın alma hakkını kullanmadığı sabittir. Bu durumda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında sigortanın prim ödemeden muaf sigorta haline dönüştüğü kabul edilmelidir. TTK"nun 1502 ve Hayat Sigortası Genel Şartları"nın C.5. maddesine göre sigortacının bu halde sözleşmeyi fesh etme hakkı olmadığı gibi bu hususu ihbar külfetide bulunmamaktadır.
    Mahkemece, sigorta poliçesinin prim ödemeden muaf sigorta olduğunun kabulü ile TTK"nun 1502. maddesinin son cümlesinde belirtildiği şekilde proporsiyon hesabı yaptırılarak davalı sigorta şirketinin ödemesi gereken miktarı belirlemesi ve oluşacak sonuca göre karar vermesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 24/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi