1. Hukuk Dairesi 2015/9194 E. , 2018/9347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakanları ..."ün kayden maliki olduğu 1261,1401, 1414, 1628 ve 1629 parsel sayılı taşınmazların bir kısmını davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, temlik tarihinde mirasbırakanın bakıma ihtiyacı olmadığı gibi davalı tarafından da bakım borcunun yerine getirilmediğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı, bakım borcunu yerine getirdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın temlik dışı taşınmazlarının bulunduğu, temlikin makul sınırlar içinde kaldığı, bakım borcunun yerine getirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 8.20.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19/04/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı, murisleri ...’ın dört ayrı taşınmazını kendisinden mal kaçırmak amacıyla davalı kızına ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devrettiğini, asıl amacın bakım olmadığını belirterek muris muvazaası nedeniyle payı oranında tapu iptal tescil talebinde bulunmuştur.
Davalı, taşınmazların ölünceye kadar bakım akdi ile verildiğini, yükümlülüklerini yerine getirdiğini, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Yapılan yargılama sonucu yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olaya döndüğümüzde, murisin geride kalan mallarının toplam değerinin yaklaşık 146.000,00TL, davalıya devredilen taşınmazların değerinin ise yaklaşık 257.000,00TL olduğu görülmektedir.
Hiç şüphesiz insanların kendilerini madden ve manen güvencede hissetmek için malları karşılığı ölünceye kadar bakım akti yapmalarına engel bir durum bulunmamaktadır. Ne var ki bu akti yaparken gerçek amacın( murisin iradesinin) bakım akti yapmak olması gerekir. Gerçekte bağışlamak istediği taşınmazı görünüşte ölünceye kadar bakım akti ile temlik etmişse burada bakım aktinden değil muvazaadan bahsedilecektir.
Yukarıda açıklandığı üzere murisin amacı kendisine baktırmak olsaydı kalan taşınmazlarından yaklaşık iki kat daha kıymetli toplamda dört ayrı taşınmaz vermek yerine daha azı ile yetinebilirdi.
Sonuç itibariyle, Muristen intikal etmeyen 1261 parsel için verilen ret kararının doğru olduğu,Ölünceye kadar bakım akti ile verilen taşınmazların tapu kayıtlarının davacının payı oranında iptali ile adına tescili gerekirken davanın reddi yönünde verilen kararın onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.