Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8281
Karar No: 2018/7159
Karar Tarihi: 25.10.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/8281 Esas 2018/7159 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/8281 E.  ,  2018/7159 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.01.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve dahili davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu 1067, 1068 ve 1069 parsel sayılı taşınmazların önceki paydaşları ..., ... ve ..."un paylarını 05.08.2011 tarihinde davalı ..."e sattıklarını, müvekkilline satışla ilgili noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle dava konusu taşınmazlarda davalı adına kayıtlı payların iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
    Davalı, davacının satıştan haberdar olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; daha sonra dava konusu payları 24.01.2012 tarihinde taşınmazların paydaşı olan ..."e sattığını ve kendisine ait pay kalmadığını bildirirek davanın konusuz kaldığını ileri sürmüştür.
    Davacı vekili, 31.01.2013 tarihli dilekçesi ile dava konusu payları yargılama sırasında davalı ..."den satın alan ..."in davalı olarak davaya dahil edilmesini talep etmiş; davalılar arasındaki pay devrinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek bu kez ..."e satış suretiyle devredilen payların iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir.
    Dahili davalı ... vekili, 08.02.2013 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesi ile müvekkilinin dava konusu taşınmazlarda paydaş olduğunu, bu nedenle davacının önalım hakkını müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini belirterek müvekkili aleyhindeki davanın reddini savunmuş; aksi halde önalım hakkının kabulü ile müvekkili tarafından ödenen satış bedelinin yarısının davacıya depo ettirilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 1067 parsel sayılı taşınmazda dahili davalı ... adına kayıtlı 3/32 payın, 1068 parsel sayılı taşınmazda ise dahili davalı adına kayıtlı 1/16 payın yarı oranında iptali ile davacı ... adına tesciline, kalan payların dahili davalı üzerinde bırakılmasına; 1069 parsel sayılı taşınmazda dahili davalı adına kayıtlı 1/16 payın tamamının iptali ile davacı adına tesciline; davacı tarafından depo edilen 21.500,00TL"den 15.750,00TL"nin kararın kesinleşmesi sonrasında dahili davalıya ödenmesine, kalan bölümün davacıya iadesine, tapu masraflarının ise tapu müdürlüğüne ödenmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili ve dahili davalı-karşı davacı ... vekili temyiz etmiştir.
    1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre dahili davalı-karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
    2) Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
    Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
    Önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması halinde davacının 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi hükmü uyarınca seçimlik hakkı olduğundan dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir. Bu nedenle davacıya seçimlik hakkını kullanması için süre verilmelidir. Önalım hakkına ilişkin payın diğer bir paydaşa satılması davacının ilk satışla doğan önalım hakkını kullanmasına engel değildir.
    Bu gibi hallerde ilk satış bedeli ile ikinci satış bedeli farklı ise davacının hangi satış bedelinden sorumlu olacağı önem kazanır. Önalım davası açıldıktan sonra davaya konu payı satın alan kimse önalım davasının açıldığını bilerek kötü niyetle iktisap etmişse davacı daha düşük ise ilk satış sözleşmesindeki satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeli ile sorumludur. Davacının davayı yönelttiği kimsenin kötüniyetli olduğunu iddia etmesi halinde bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. İkinci satış fazla bedelle ilk satan paydaşa yapılmış ise o kimse ilk satışın tarafı olduğu için kötüniyetli olduğunun kabulü gerekir. Ayrıca kötüniyetin kanıtlanmasına gerek yoktur.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı, dava konusu taşınmazlardaki davalı ... adına kayıtlı payların, dava tarihi olan 11.01.2012 tarihinden sonra 24.01.2012 tarihli resmi senet ile kötü niyetli olarak bedeli yükseltilmek suretiyle toplam 21.500,00TL bedelle dahili davalı ..."e satıldığını ileri sürmüş ve davasını HMK’nın 125. maddesince dahili davalı ..."e yöneltmiştir.
    Önalım hakkına konu payların, dava dışı önceki paydaşlar ..., ... ve ... tarafından toplam 19.000,00TL bedelle davalı ..."e, dava açıldıktan sonra ise davalı ... tarafından, dava konusu taşınmazlardan yalnızca 1069 no"lu parselde paydaş olan dahili davalı ..."e satışının yapıldığı ve bu sebeple dahili davalının kötüniyetli olduğu anlaşıldığına göre, davalı ..."in diğer davalı ..."e yaptığı satış ve bu satışın bedeli eldeki davayı etkilemeyecektir.
    Bu durumda, mahkemece, davalı ..."e yapılan satış bedeli ile tapu harç ve masraflarının davacı tarafından depo edilmesi karşılığında, dava konusu taşınmazlardaki dahili davalı ... adına dava konusu ..."den satın aldığı payların tamamının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı-karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davacı tarafından peşin yatırılan harcın istek halinde davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.10.2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Dahili davalı ..., dava konusu 1069 parselde de paydaş olduğunu, bu taşınmazdaki ..."den satın aldığı payın tamamının iptaline karar verilmesinin doğru olmadığını, 1067 ve 1068 parsellere ilişkin hüküm gibi ..."den satın aldığı payın yarısı üzerinde davacının önalım hakkının bulunduğunu belirterek bu parsel yönünden hükmün bozulmasını talep etmiştir.
    Mahkemece, dahili davalı ..."in 1069 parselde paydaş olmadığı kabul edilmiş ise de 1069 parselde ... kızı ..."nın paydaş olarak yer aldığı ve ... tarafından “...” soyadının kızlık soyadı olduğunun ileri sürüldüğü, ancak bu iddianın mahkemece değerlendirilmediği ve kararda tartışılmadığı anlaşıldığından, hüküm bu parsel yönünden eksik araştırma nedeniyle bozulması gerekir. Yapılacak inceleme sonunda dahili davalının paydaş olduğunun tespiti halinde 1067 ve 1068 parsellerde olduğu gibi ..."in ..."den aldığı payın yarısının iptali ile önalım hakkını kullanan davacı diğer paydaş adına tesciline karar verilmelidir.
    Öte yandan, davacı tarafından dahili davalı ..."e ödenecek satış bedelinin tespitinde 05.08.2011 tarihli satışta ... tarafından yapılan satış bedeli ödemeleri ile harç ve tapu masraflarının hesaplanarak bulunan miktarın yarısının dahili davalıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, 24.01.2012 tarihli satış sözleşmesindeki ..."in ödediği satış bedelinin esas alınması ve tapu masraflarının tapu sicil müdürlüğüne ödenmesine yönelik karar verilmesi de doğru değildir.
    Hükmün açıklanan gerekçelerle bozulması gerekirken, hatalı tespit ve yazılı gerekçelerle bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi