12. Ceza Dairesi 2020/1246 E. , 2020/5897 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi
Suçlar : Çocukların cinsel istismarı, çocuğun kaçırılması ve alıkonulması, görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Karar-Hükümler : 1- Suça sürüklenen çocuk ... hakkında çocukların cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1, 31/2, 62/1, CMK’nın 231/5. maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar
2- Suça sürüklenen çocuk ... hakkında çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan CMK’nın 223/1-a maddesi gereğince beraat
3- Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özelhayatın gizliliğini ihlal suçundan CMK’nın 223/1-a maddesi gereğince ayrı ayrı beraat
Çocukların cinsel istismarı suçundan suça sürüklenen çocuk ... hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar ile çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan suça sürüklenen çocuk ...’in beraatine, görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan suça sürüklenen çocuklar ... ve ...’nin beraatlerine ilişkin hükümler, katılan ve mağdur vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. madde ve fıkrasının (a) bendi; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir.” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.” şeklinde değiştirilmiştir.
Yapılan yasal değişiklik uyarınca mahkumiyet dışındaki kararlarda iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki “nitelendirme” esas alınarak görevli daire belirlenecek olup, “nitelendirme” ibaresinden ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki yanlış ya da eksik biçimde uygulanması istenen maddeler veya suç ismi değil, unsurları yer alan ve açıkça saptanan fiil veya fiillere ilişkin suç ya da suçlar anlaşılmalıdır.
Nitekim gerek CMK’nın 170, 225 ve 226. maddelerinede yer alan hükümlere gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.10.2019 tarihli ve 2017/14-550-2019/574 sayılı kararı ile bu kararla uyumlu ceza dairelerinin istikrar kazanan uygulamalarına göre; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek fiille ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmekte olup, iddianamede açıklanan fiile uygun sevk maddesinin yazılmaması ya da eksik yazılması, sanığa söz konusu fiilin ve bu fiile bağlı suçun yüklenmediği, diğer bir anlatımla Cumhuriyet savcısının nitelendirmesinde böyle bir suçun yer almadığı şeklinde yorumlanamaz. Ayrıca, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 05.02.2015 tarihli ve 2015/9-320, 15.07.2009 tarihli ve 7-7, 15.07.2009 tarihli ve 8-8, 25.12.2009 tarihli ve 13-13 sayılı kararlarında da, “tavsif” in ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmiş olup, bu kabulden ayrılmayı gerektiren herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında; suça sürüklenen çocuk ...’in çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan TCK’nın 234/3, 31/2. madde ve fıkraları gereğince cezalandırılmasının talep edildiği 21.07.2014 tarihli iddianamede yer alan, “... 14/03/2014 tarihinde mağdur ..."nin bir arkadaşının doğum günü partisine katılacağını söyleyerek annesi müştekiden izin istediği; ancak, müştekinin bu duruma izin vermediği, mağdurun annesi ile tartışarak evi terk ettiği ve SSÇ Mehmet M. ile buluştuğu, gece eve gitmeyen mağdurun Mehmet M. ile birlikte geceyi geçirdiği ve Mehmet M’nin evini terk etmiş olan mağduru bir süre onunla birlikte gezmek sureti ile yanında tuttuktan sonra kendi ikamet etmekte olduğu eve götürdüğü ve mağdurun annesi olan müşteki tarafından suç tarihinde Mehmet M’nin evinde bulunduğu, müştekinin bu olaydan dolayı şikayetçi olduğunu bildirdiği...” biçimindeki anlatım ve mağdur ...’nin kayden 25.11.1999 doğumlu olup, suç tarihinde onbeş yaşından küçük olması nedeniyle hukuken geçerli bir rızasının bulunmaması karşısında, suça sürüklenen çocuk ...’in açıklanan eylemi ile ilgili olarak TCK’nın 109/1-3-f madde ve fıkralarında düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dava açıldığı anlaşılmakla,
Katılan ve mağdur vekilleri tarafından temyiz incelemesine konu edilen fiillere ilişkin iddianamedeki sevk ve anlatımla anlatımda yer alan nitelendirmeye, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesi ile değişik Yargıtay Kanunu"nun 14. maddesindeki; “Ceza dairelerinde: a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır. b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.” hükmüne, suça sürüklenen çocuk ... hakkında beraat hükmü kurulan ve iddianamede TCK"nın 234/3. madde ve fıkrasındaki çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu iddia edilen eylemin TCK’nın 109/1-3-f madde ve fıkralarında tanımlanan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmasına, TCK"nın 109/1-3-f madde ve fıkralarındaki kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezasının, TCK"nın 134/1. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezasından daha ağır olmasına, hukuki nitelendirmenin ve buna bağlı olarak görevli dairenin, yanlış ya da eksik belirlenmiş sevk maddelerine ve suç ismine göre değil, vasfı iddianame metninden açıkça saptanabilen suça göre belirlenmesi gerektiğine dair Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun kararlarına göre, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanıp, 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihine göre uygulanması gereken 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararı gereğince temyize konu karar ve hükümlerin incelenmesi görevi Yargıtay 8. Ceza Dairesine ait bulunduğundan, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli Daireye GÖNDERİLMESİNE, 11.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.