22. Hukuk Dairesi 2017/9428 E. , 2018/722 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, Alman uyruklu olan müvekkilinin davalı Üniversitede 2010-2011 yılı bahar dönemi ile 2011-2012 yılı güz döneminde çalıştığını, çalıştığı dönemde hak ettiği ek ders ücretlerinin ödenmediğini beyanla ek ders ücret alacağını talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, Alman uyruklu davacının sözleşmeli öğretim üyesi unvanı ile çalışmaya başladığını, müvekkili Üniversite ile davacı arasında her yıl “yabancı uyruklu öğretim elemanları için düzenlenen tip sözleşmenin” imzalanmış olduğunu davanın niteliği itibari ile idari yargının görev alanına girdiğini belirterek usulden reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Davacı yabacı uyruklu olup, davalı Üniversite bünyesinde öğretim elemanı olarak çalışmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde, öğretim elemanının 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu kapsamında çalıştırılacağı öngörülmüştür.
2547 sayılı yasanın 34.maddesinde “Yükseköğretim kurumlarında, sözleşme ile görevlendirilecek yabancı uyruklu öğretim elemanları, ilgili fakülte, enstitü veya yüksekokul yönetim kurulunun önerisi ve üniversite yönetim kurulunun uygun görüşü üzerine rektör tarafından atanırlar. Bunlar, öğretim görevleri bakımından, bu kanunda aylıklı öğretim elemanları için konulmuş olan hükümlere tabidirler. Yabancı uyruklu öğretim elemanlarının bu şekilde atanmaları veya görevlendirilmeleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Bakanlar Kurulu kararını gerektiren hükümlerine tabi olmadan, Yükseköğretim Kurulunca ... Bakanlığına bildirilir ve iki ay içinde alınacak olumlu görüş neticesinde ilgili üniversitesi ile sözleşmesi yapılır” şeklinde kurala yer verilmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşmeler öncesinde anılan kurallara uyulmuş ve ... Bakanlığından çalışma vizesi alınmıştır.
2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca alınan Bakanlar Kurulun 14.10.1983 gün ve 1983/7148 sayılı Kararı ise, “Yükseköğretim Kurumlarında Yabancı Uyruklu Öğretim Elemanı Çalıştırılması Esaslarına İlişkin Karar” başlıklı olup, taraflar arasındaki sözleşmelerin anılan karar çerçevesinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yine sözleşmede hüküm bulunmayan haller için Bakanlar Kurulunun anılan kararı çerçevesinde işlem yapılacağı sözleşmede hükme bağlanmıştır.
Anılan Bakanlar Kurulunun Kararının 12. maddesinde personelden isteğe bağlı olarak Sosyal Sigortalar Kurumuna hastalık primi kesileceği açıklanmış, aynı kurala iş sözleşmelerinde de yer verilmiştir. Oysa sosyal güvenlik hakkından vazgeçilemeyeceği gibi iş kanununa tabi bir çalışanın sigortalı olması da yasal bir zorunluluktur.
Taraflar arasındaki sözleşme koşullarının tamamen davacının yükümlülüklerini belirlemeye yönelik ve büyük ölçüde emsali kadrolu öğretim elemanlarına paralel hükümler içerdiği, anılan yasal düzenlemelere göre davacının işçi sayılmadığı ve kamu hizmeti yürütmekte olduğu, sözleşmenin idare hukuku esaslarına göre düzenlendiği ve idari sözleşme niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere taraflar arasında bir iş ilişkisi kurulmamış, yasalar ve Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde bir atama işlemi ile idari nitelikte sözleşmeler imzalanmıştır. İdari sözleşmeden doğan ihtilaflara ilişkin davaların iş mahkemelerinde görülmesi de mümkün olmadığından, davacının talep ettiği ve reddine karar verilen alacakların statü hukuku kapsamında bulunduğundan, uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerekir. Mahkemece davanın 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu"nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca yargı yolu caiz olmaması nedeni ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi yerine esastan karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.01.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.