22. Hukuk Dairesi 2017/9420 E. , 2018/717 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 2007-2010 yılları arası şoför olarak çalıştığını, işverence işe girerken alınan teminat senedinin icraya koyma baskısı ile davacıya bir kısım belgeler imzalatıldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı yıllık ücretli izin, ücret, genel tatil alacaklarını talep etmiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesini 20.01.2011 tarihli istifa dilekçesi ile feshettiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin feshi noktasında toplanmaktadır.
Genel olarak “fesih hakkı,” karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı sebeple iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin süreli fesih bildiriminin kanuni düzenlemesi ise aynı Kanun"un 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında kanunda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim süresi tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir.
Somut olayda davacı, işverenin baskısı ile istifa dilekçesi imzalamak zorunda kaldığını iddia etmiş, davalı işveren davacının kendi el yazısı ile yazıp imzaladığı istifa dilekçesi üzerine iş sözleşmesinin sona erdiğini savunmuştur. Söz konusu istifa dilekçesine dair beyanı sırasında davacının anılan belgeyi baskı ile imzaladığı ve iradesinin fesada uğratıldığını beyan ettiği, Mahkemece imzası davacı tarafından inkar edilmeyen istifa dilekçesine iradesi sakatlandığı gerekçesi ile değer verilmeyerek iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı asil istifa dilekçesindeki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. Davacı istifa dilekçesini iradesi fesada uğratılarak verdiği iddiasında bulunduysa da, tanık beyanlarının söz konusu istifa dilekçesinin baskı altında imzalandığını ispatlar yönde olmadığı ve feshe ilişkin olarak tanıkların, davacı işçinin kendi işyerini açmak için iş sözleşmesini feshettiğine ilişkin beyanlarına göre istifa dilekçesinin davacının iradesi fesada uğratılarak düzenlendiğine dair hiçbir somut bilgi ve delil bulunmaması gözetilerek iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiği anlaşılmakla, kıdem tazminatı isteminin reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.01.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.