1. Hukuk Dairesi 2015/9460 E. , 2018/9248 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, bir süredir alzheimer hastalığından dolayı tedavi gören annesi ..."ın adına kayıtlı 1046 ada 823 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını peyder pey, toplam 10.800 TL bedelle davalıya temlik ettiğini, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/301 E -2013/718 K sayılı ilamı ile annesi ...’a vasi olarak tayin edildiğini,annesinin yapmış olduğu satış işlemlerinin geçersiz olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı 25000/125533 pay oranındaki tapu kaydının iptali ile annesi ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Müdahil ..., davacının annesi ..."ın 1046 ada 823 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini ... adına satışı üzerine kendisi tarafından şufa davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, eldeki davanın sonucunun diğer davanın konusunu etkileyeceğini, bu nedenle davalı yanında davaya müdahale hakkının olduğunu belirterek müdahale talebinin kabulü ile davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının HMK 114/d maddesi gereğince taraf ehliyetine sahip olmadığı anlaşılmakla HMK 115/2 Md. gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1046 ada 823 parsel sayılı 125533 m2 yüzölçümlü, susuz tarla vasfındaki taşınmazda ...’ın adına kayıtlı 5000/125533 payının tamamını 06.10.2011 tarihinde, 15000/125533 payından 10000/125533 payını 26.09.2011 tarihinde, 25000/125533 payından 10000/12533 payını 20.06.2011 tarihinde davalı adına satış yolu ile temlik ettiği, davacının ...’ın kızı olduğu, her ne kadar dava dilekçesinde davacının davayı kendi adına açtığı görülmekte ise de, dava dilekçesine ek olarak sunulan ... 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/301 E-2013/718 K sayılı kararı ile ...’ın TMK 405.maddesi gereğince kısıtlanarak kızı ...’ın(eldeki dosya davacısının) vasi olarak atandığı, bu vesayet dosyasından verilen 30.05.2014 tarihli ek karar ile davacıya eldeki davayı kısıtlı annesi ... adına takip etmek amacı ile husumete izin kararı verildiği,husumete izin kararının yargılamanın devamı sırasında dosyaya sunularak dava şartı yokluğunun giderildiği, UYAP ortamından alınan nüfus kayıtlarından dosya temyiz aşamasında iken kısıtlı ...’ın 06.05.2017 tarihinde öldüğü, davacı vasi kızı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır.
O halde, yargılamanın devamı sırasında sunulan husumete izin kararı ile dava şartı noksanlığının giderildiği de gözetildiğinde, öncelikle kısıtlının ölümü ile davada elbirliği halinde mülkiyetin bulunduğu anlaşılmakla mirasçıların saptanarak davada yeralmalarının sağlanması, terekenin davada temsil edilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, öncelikle ölü ..."ın tüm mirasçılarının davada yer almalarının sağlanması ondan sonra toplanan ve toplanacak delillere göre işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.