23. Hukuk Dairesi 2015/6511 E. , 2017/2756 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, davalı yüklenici ile müvekkili arasında 25.07.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, buna göre davacıya ait bağımsız bölümlerin, işin kararlaştırılan süresinde teslim edilmediğini ve fazladan yapılan yerlerin adına tescil edilmediğini ileri sürerek, 10.000,00 TL kira kaybı, 30.000,00 TL manevi tazminat, sözleşmenin 10. maddesinde düzenlenen cezai şart olarak verilmesi gereken 61 m²"lik kısmın ve binada fazladan yapılan yerlerin hissesi oranında müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece bozma ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; sözleşmenin 10. maddesinde düzenlenen cezai şartın sözleşmeden cayma cezası olduğu, somut olayda sözleşmeden caymanın sözkonusu olmadığı, binada fazladan yapılan teras kat ayrı bir bağımsız bölüm olmadığından buranın tescilinin istenemeyeceği, fazladan yapılan bodrum kattaki 1 numaralı bağımsız bölümden ise davacının hissesi oranında tescil isteyebileceği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Davada, 10.000,00 TL gecikme tazminatı ve 30.000,00 TL manevi tazminatın da tahsili istenmiş, mahkemece verilen ilk hükümde bu taleplerden gecikme tazminatının kabulüne, manevi tazminatın reddine karar verilmiş, bozmadan sonra verilen temyize konu kararda ise, bu taleplere ilişkin herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Mahkemelerce verilen kararların bozulması ile hüküm tamamen ortadan kalkar ve bozmaya uyulmakla oluşan usuli müktesep haklar da gözetilmek suretiyle, davadaki tüm talepler hakkında yeniden bir hüküm kurulmak gereklidir. Bu durumda, anılan taleplerin bozma kapsamı dışında kaldığı ve böylece oluşan usuli müktesep haklar gözden kaçırılmadan yeniden bir hüküm tesisi gerekirken HMK"nun 297/2. maddesine aykırı olarak bunlar hakkında karar oluşturulmaması hatalı olmuştur.
Bununla birlikte, bilirkişi raporlarında, 20 numaralı bağımsız bölüme bağlı olarak yapılan teras katın da sözleşme dışında fazladan yapılan yer olduğu belirtilmiş, ancak mahkemece, teras kat ayrı bir bağımsız bölüm olmadığından tescil talebi reddedilmiştir. Oysa, taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesinde, inşaatın zemin ve 4 normal katlı olacağı, haricen yer yapılması halinde arsa sahibinin arsa payı oranında hak sahibi olacağı kararlaştırılmıştır. Bu itibarla, konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden rapor alınarak, fazladan yapılan teras kattan dolayı 20 numaralı bağımsız bölümde, davacı arsa sahibinin alması gereken hissenin tespiti ile adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu talebin değerlendirilmemesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.