Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 1- Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuğun TCK"nın 31/2 maddesi uyarınca 08.10.2014 tarihinde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozma” suçları yönünden ayrı ayrı uzman hekim raporu alınması gerektiği gözetilmeden, suça sürüklenen çocuğun 07.10.2014 tarihinde işlediği “açıktan hırsızlık” suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olduğuna ilişkin rapor ile yetinilerek eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/11/2018 tarihli ve 2016/6-986 E., 2018/554 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere Çocuk Koruma Kanunu"nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılması gerekli olduğu halde, mahkemece “suça sürüklenen çocuğun 15-18 yaş grubunda olduğundan takdiren sosyal inceleme raporu düzenlenmesine yer olmadığına” şeklindeki dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile sosyal inceleme raporu alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 11/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.