16. Hukuk Dairesi 2015/13188 E. , 2018/1534 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerine esas tapu kayıtlarının ilk tesislerinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte getirtilerek yöntemine uygun şekilde mahalline uygulanması, mahallinde yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile uzman teknik bilirkişilerin katılımıyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında yaşları itibariyle tapu kayıtlarının ilk tesis tarihlerini bilebilecek yerel bilirkişiler ile tapu uygulamasında uzman teknik bilirkişilerin görevlendirilmesi, ilk tesis tapu kayıtlarının hisse tapusu olup olmadıklarının araştırılması, hisse tapusu olmamaları halinde her bir tapu kaydının kapsadığı alanın kroki üzerinde ayrı ayrı gösterilmesi, tapu kaydında yazılı deniz, ırmak gibi sınırların gayrisabit sınırlar olmaları sebebiyle tapu kayıtlarının miktarlarıyla geçerli olacağının uygulama sırasında dikkate alınması, miktar fazlası kısımların bulunması halinde bu kısımlar yönünden zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ayrıntılı şekilde araştırılması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu 24, 29 ve 36 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile 27.06.1990 tarihli krokide ayrı ayrı harflendirilmek suretiyle gösterilen kısımların gerçek kişi taraflar arasındaki anlaşma doğrultusunda tapuya tescillerine, müdahil ...’nın davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerine esas tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı ve yargılama sırasında davanın tarafları olan gerçek kişiler arasında düzenlenen krokiye göre yöntemince taksim edildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Karar tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesi, mahkeme kararının neleri ihtiva edeceğini etraflı bir şekilde düzenlemiştir. Belirtilen yasa hükmüne göre, tarafların ve davaya katılanların kimlikleri, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin karar başlığında gösterilmesi zorunludur. Somut olayda, davacı Hazine vekilinin isim ve adresinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesine aykırı şekilde gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi; davacı Hazinenin miktar fazlasına yönelik talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de hatalıdır.
Öte yandan, Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamında açıklanan şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm tesis edilmiştir. Oysa ki, bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı gibi, mahkemeye de bozma ilamı doğrultusunda işlem yapma zorunluluğu doğar. Kazanılmış hakkın zedelenmemesi için bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi zorunludur. Somut olayda, uyulmasına karar verilen bozma ilamında değinildiği halde dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerine esas tapu kayıtlarının ilk tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritaları mahalli Tapu Müdürlüğünden eksiksiz şekilde getirtilerek yöntemince mahalline uygulanmamış, tapu kayıtlarının kapsadıkları alanların neresi olduğu ve miktar fazlası kısım bulunup bulunmadığı kesin olarak saptanmadan davaya taraf gerçek kişiler arasında düzenlenen ve davacı Hazine açısından bağlayıcılığı bulunmayan krokiye dayanılarak karar verilmiştir. Böylesine eksik ve yetersiz bir araştırmaya dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca öncelikle, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerine esas tapu kayıtlarının ilk tesislerinden itibaren tüm tedavülleri (oluşum nedenlerini gösterecek ve birbirini takip edecek şekilde bilgisayar ya da daktilo ile yazılı) ve varsa haritaları ile krokileri mahalli Tapu Müdürlüğünden (eski yazı tapu kayıtları varsa .....Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından) getirtilerek dosyaya konulmalı, yine bahsi geçen tapu kayıtlarının kadastro çalışmaları sırasında revizyon görüp görmedikleri sorularak, varsa revizyon gördükleri parsellerin kadastro tutanakları ve dayanakları ile kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının onaylı örnekleri, hükmen kesinleşmiş olmaları halinde ilgili mahkeme ve Yargıtay ilamı örnekleri getirtilerek dosyaya konulmalı, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yere ilişkin idarece yapılıp kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi bulunup bulunmadığı araştırılarak, varsa kıyı kenar çizgisine ilişkin tüm belge ve haritalar getirtilmeli, dosyada mevcut krokilerin incelenmesinden çekişmeli taşınmazların arasından ..... Devlet Karayolu’nun geçtiği anlaşılmakla söz konusu yolla ilgili herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı sorularak, yapılmış ise kamulaştırmaya ilişkin tüm harita ve belgeler getirtilmeli, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde herhangi bir ifraz ya da imar uygulaması yapılıp yapılmadığı Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü’nden sorularak yapılan işlemlere ilişkin tüm belge ve haritalar ile dava konusu taşınmazların son durumlarını gösterir güncel tapu kayıtlarının onaylı birer örnekleri dosyaya konulmalı, taşınmazların eldeğiştirmiş olmaları halinde yeni tapu malikleri davaya dahil edilerek yöntemince taraf teşkili sağlanmalı, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra da mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile alanında uzman 3 fen ya da harita mühendisi bilirkişi, 3 jeolog veya jeomorfoloji mühendisi bilirkişi ve 1 ziraat mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kurulunun katılımıyla keşif icra edilmelidir.
Yapılacak keşifte öncelikle, kadastro tespitlerine esas tapu kayıtlarının hisse tapusu mu yoksa birbirinden bağımsız tapu kayıtları mı olduğu belirlenmeli, hisse tapusu olmadıklarının anlaşılması halinde hangi tapu kaydının nizalı parsellerin hangi kısımlarını kapsadığının tespit edilmesine çalışılmalı, bu kapsamda tapu kayıtlarının haritalarının bulunması halinde öncelikle fen bilirkişi eliyle tapu kayıtlarının haritaları zemine uygulanmak suretiyle kapsamları 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20/A maddesi uyarınca haritasına göre belirlenmeli, kayıtların haritalarının uygulanamaması veya bulunmaması durumunda ise ihdaslarından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli, bilirkişilerin gösteremediği sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki oluştuğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırlar haritasında işaret ettirilmeli, tespite aykırı sonuca varılması halinde çelişkinin giderilmesi amacıyla tespit bilirkişileri dinlenilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
Ayrıca çekişmeli taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadıkları uzman bilirkişi kurulu yardımıyla belirlenmeli, ancak idarece belirlenerek kesinleşmiş ya da İdare Mahkemesinin bu konudaki kararıyla kesinleşmiş bir kıyı kenar çizgisi mevcut ise kesinleşmiş bu kıyı kenar çizgisi veya İdare Mahkemesi kararına değer verilmeli, nizalı taşınmazların bulunduğu bölgede idari yönden tespit edilmiş kıyı kenar çizgisi olmadığı belirlendiğinde ise "kıyı kenar çizgisi" üç jeolog, bir ziraat ve bir fen ya da harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişisi kurulu aracılığıyla mahkemece belirlenmeli ve belirlenen bu çizgi harita mühendisi veya tapu fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde işaretlettirilmelidir.
Yine, üç kişilik jeolog bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların aktif dere yatağında kalıp kalmadıkları ve özel mülke konu edilip edilemeyecekleri hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazların arasından geçen.....Devlet Karayolu"na ilişkin olarak kamulaştırma haritasının bulunması halinde, kadastro paftası ve kamulaştırma haritasının ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle fen yada harita mühendisi bilirkişi tarafından kamulaştırılan alanın sınırları belirlenmeli, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların niteliği ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen rapor alınmalı, tespite esas tapu kayıtlarının nizalı taşınmazların bulunduğu yere ait olduğunun belirlenmesi halinde tapu kayıtlarının sınırlarında ırmak, deniz gibi değişebilir ve genişleyebilir sınırlar bulunması sebebiyle kapsamları sabit sınırlardan başlanmak suretiyle miktarlarına göre belirlenmeli, çekişmeli taşınmazların kısmen veya tamamen tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı yani miktar fazlası kısım bulunduğu takdirde ise bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği maddi olaylara dayalı olarak etraflıca açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli, miktar fazlası kısım üzerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.maddesinde belirtilen zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı kesin olarak saptanmalı, tapu kaydının kapsadığı alanın kısmen ya da tamamen kıyı kenar çizgisi içerisinde ya da yol amacıyla kamulaştırılan alan içerisinde kalması durumunda tapu kaydına itibar edilip edilemeyeceği karar yerinde tartışılmalı, mahkemece verilen hükmün yalnızca davacı Hazine tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle oluşan kazanılmış haklar hüküm oluşturulurken dikkate alınmalı, her ne kadar temyiz konusu karar mahkemece usulüne aykırı şekilde kesinleştirilmiş ise de bu kesinleştirme işleminin herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağı ve kazanılmış hak teşkil etmeyeceği göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.