Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2869
Karar No: 2018/7223

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/2869 Esas 2018/7223 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/2869 E.  ,  2018/7223 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı Hazine,.... köyü 199 ada 5 parsel sayılı 3574,84 m² yüzölçümlü taşınmazın, davalı adına tapuda kayıtlı olduğunu ancak devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın (B) işaretli 1216,60 m2’lik bölümünün tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 13.12.2011 tarih ve 2011/9923-14702 esas sayılı kararı ile “Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (B) işaretli bölümünün orman sayılan, (A) işaretli bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu, bu bölüm üzerinde davalı yararına zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçesiyle Hazinenin davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, hükme esas alınan 03/12/2007 tarihli orman bilirkişi raporunda; “Taşınmazın % 33 ortalama eğimde, kısmen doğu istikametinde taşlık, zeminde .... meşesi, menengiç tespih türü maki orman bitki örtüsü ihtiva eden bölüm ile kısmen de sürülü tarım alanı olarak gözlemlendi. Taşınmazın (A) işaretli 2358,24 m2’lik bölümü; eski tarihli memleket haritasında ve hava fotoğraflarında orman bitki örtüsü taşıyan alanda tespit edilen taşınmaz alanı eylemli hali itibariyle orman bitki örtüsü taşımayan alanda belirlenmiştir. Bu durumda taşınmaz üzerinde var olan orman bitki örtüsünün zaman içerisinde sahadan kaldırıldığı ve taşınmazın iskan ve tarım alanına dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.
    (B) işaretli 1216,60 m2’lik bölümü; eski tarihli memleket haritasında ve hava fotoğraflarında orman bitki örtüsü taşımayan alanda tespit edilen taşınmazın üzerinde herhangi bir bitki örtüsü bulunmayan tarım alanı olduğu…” belirtilmiş, orman, ziraat ve harita mühendisi bilirkişilerden müşterek alınan 10/06/2008 tarihli ek raporda ise; “taşınmazın (A) işaretli bölümü üzerinde iki katlı bina, kuyu ve 30 adet 30 - 45 yaşlarında badem ağacı bulunduğu ve bahçe olarak kullanıldığı, (B) işaretli bölüm üzerinde pırnal meşesi vb. maki türü orman bitki örtüsünün bulunduğu, (B) kısmının orman sayılan, (A) kısmının orman sayılmayan yerlerden olduğu” belirtilmek suretiyle iki rapor arasında çelişki oluşturulduğu, bilirkişilerce varılan sonucun eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile de uyuşmadığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur. Yetersiz ve çelişkili raporlar hükme esas alınamaz.
    Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E. K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005

    gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma (Medeni Kanunun 713. maddesi, 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17. maddelerindeki ) koşulların araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, yapılacak keşifte 1980-1990"lı yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, taşınmazın toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazın fiili durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar-ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları H.Y.U.Y.’nin 259 ve 265. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip, taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.” gereğine değinilerek bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyulmuş, 22.04.2015 tarihli celsede dosyanın işlemden kaldırılmasına, 21.12.2015 tarihinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının iptali ve tescil niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1944 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 1999 yılında yapılıp 22.03.2002 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması ile 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesine göre 2005 yılında yapılıp 28.02.2006 tarihinde ilan edilerek kesinleşen düzeltme işlemi vardır.
    Yörede genel arazi kadastrosu 2004 yılında yapılıp 29.12.2006 - 29.01.2007 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiştir. Dava 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesi gereğince 10 yıllık süre içinde açılmıştır.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre 22.04.2015 tarihli celseye davacı herhangi bir mazeret bildirmeksizin katılmadığından mahkemece bu celsede dosyadan işlemden kaldırılmasına ve süresinde talepte bulunulmaması üzerine de 21.12.2015 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığından yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 08/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi