9. Ceza Dairesi Esas No: 2013/16598 Karar No: 2014/8651 Karar Tarihi: 08.09.2014
Görevi yaptırmamak için direnme - 2911 sayılı Kanuna muhalefet - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2013/16598 Esas 2014/8651 Karar Sayılı İlamı
9. Ceza Dairesi 2013/16598 E. , 2014/8651 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 9 - 2013/38044 Mahkemesi : Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi Tarihi : 30.11.2012 Numarası : 2012/1272 - 2012/1640 Suç : Görevi yaptırmamak için direnme, 2911 sayılı Kanuna muhalefet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 1- Görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükme yönelik yapılan incelemede; Olay tarihinde gerçekleşen yasadışı gösteri ile ilgili olarak sanık hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesince 22.10.2009 tarihinde örgüt adına suç işlemeden verilen mahkumiyet kararının Dairemiz tarafından 30.09.2010 tarihinde onanması karşısında; sanığın örgüt adına işlendiği anlaşılan direnme suçu nedeniyle hakkında 3713 sayılı Kanunun 4. maddesinde sayılan suçlardan olması ve anılan Kanunun 5. maddesinin uygulanması gerekeceği, bu durumda da söz konusu davaya bakma ve delilleri değerlendirme görevinin 6526 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 5235 sayılı Kanunun 12. maddesi ile yetkilendirilen Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükümlere ilişkin temyize gelince; Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatın içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır. Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır. 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger-Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich-Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, sanığın 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, sanığa yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hüküm tarihinde yürürlükte olan 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.