Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5430
Karar No: 2018/7219

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/5430 Esas 2018/7219 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/5430 E.  ,  2018/7219 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVALILAR : Hazine-Orman Yönetimi-...

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, ... mahallesinde atalarından itibaren 1960 yılından beri zilyetliğinde bulunan, sınırlarını dilekçesinde belirttiği, öncesinde zeytinlik daha sonra da hububat tarımı yapılarak kullanılan taşınmazın zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinme koşullarının oluştuğunu belirterek müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
    Yargılama sırasında dava konusu taşınmazın, 1305 parsel olarak 09.01.2003 tarihinde ihdasen Hazinenin adına tarla vasfı ile tapuya tescil edilmiş olduğu tespit edilmiştir.
    Mahkemece, davanın kabülü ile ...ili, ... ilçesi,...... köyü 1305 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 12/11/2004 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterdiği 2487 m²lik kısmın tapusunun iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 20/04/1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması, 1954 yılında yapılıp kesinleşen arazi kadastrosu vardır. Arazi kadastrosunun kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
    Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/D maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
    4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
    442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/B maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
    Ancak, on dört ilde büyükşehir belediyesi ve yirmi yedi ilçe kurulması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair 6360 sayılı kanunun 1. maddesi gereğince;
    1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
    2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
    3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
    Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
    Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
    Somut olaya gelince; davalı Gebiz Beldesi Belediye Başkanlığının tüzel kişiliği, 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince kaldırıldığından aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülkî sınırları olarak belirlendiğinden Serik Belediyesi Başkanlığı ile Antalya Büyükşehir Belediyesinin de davada taraf olacağı dikkate alındığında 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
    Ayrıca, çekişmeli taşınmazın içerisinde bulunduğu 1305 parsel sayılı taşınmazda dava devam ederken imar uygulaması yapılmış ve bu uygulama sonucunda da dava konusu taşınmazın bir kısmı yolda kalırken bir kısmı 431 ada 69 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalmıştır. Dosya arasına getirtilen 431 ada 69 parselin tapu kaydına göre de bu parsel dava dışı ...Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi adına tapuda kayıtlıdır. 431 ada 69 parsel sayılı taşınmaz malikinin ...Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi olduğu dikkate alınarak tapu maliki ...Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifinin de davalı olarak davaya dahil edilmesi için davacıya süre verilmesi ve çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde yapılan imar planı uygulamasının ne zaman yapıldığı ve kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak dava konusu taşınmazın imar planında ne şekilde tespit gördüğünün tam olarak belirlenmesi ve hüküm kurulurken taşınmazın imar planı sonucu oluşan güncel durumunun dikkate alınması gerektiği halde bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden de bozulması gerekmektedir.
    Ayrıca, mahkemece çekişmeli taşınmaza 1305 parsel numarası verilerek idari yoldan Hazine adına tapusunun oluştuğu tarihe kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmamıştır. Mahkemece 1980-1985 yıllarına ait hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman üç ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendislerine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; idari yoldan tapu kaydının oluştuğu 09/01/2003 tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile
    değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, davacı yararına zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı yukarıda anlatılan yöntemlerle belirlenmeli, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip yolda kalan kısım için de tespit hükmü mü tescil hükmü mü kurulacağı da tartışılarak ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi