11. Hukuk Dairesi 2019/858 E. , 2020/750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 21/11/2018 tarih ve 2016/717-2018/419 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 24.11.2009 tarihinde Diyoban Hidro Elektrik Santralinin kesin (öncül) ve nihai uygulama projelerinin hazırlanması, iş bitimine kadar devam eden süreçte proje revizyonlarının yapılması, uygulama projelerinin Enerji Bakanlığı"nın ilgili biriminde onaylatılması ve belirtilen iş süresince proje danışmanlığının yürütülmesi hizmetlerinin ifasına yönelik sözleşme imzalandığını, davalının sözleşmeyi 23.05.2011 tarihinde BK"nın 106. ve 107. maddelerinde yer alan sürelere uymaksızın haksız olarak feshettiğini, fesihten sonraki dönemde müvekkilinin oluşturduğu projenin müvekkilinden izin alınmaksızın davalı şirketçe kullanılmaya devam edildiğini, davalı şirketin başka bir proje şirketi ile anlaşarak 5846 sayılı Yasa"ya muhalefet teşkil edecek şekilde projenin vasfını bozacak değişiklikler ve eklemeler yaptığını, müvekkilinin hazırladığı (öncül) ve nihai uygulama projelerinin FSEK anlamında sahibinin hususiyetini taşıyan eser vasfında olduğunu, davalının eylemleri ile müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, 200,000 TL manevi ve 345,600 TL sözleşme bakiye bedelinin faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sözleşmeye dayalı yükümlülüklerini yerine getirmemesi, zamanında projeyi ve eklerini tamamlayamayacağının anlaşılması üzerine 12.05.2011 tarihli e-posta ile sözleşmenin fesh edildiğinin davacıya bildirildiğini, davacı tarafından hazırlanan projenin yetersiz ve özgülenen amaca uygun olmadığını, müvekkil ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin 1. maddesine göre Aralık 2010 tarihine kadar teslim etmesi gereken evrakların ancak % 10’unun teslim edilebildiğini, davacının maksimun süre olan Mart 2011 tarihinde dahi proje ve evrakı sunamayacağının anlaşıldığını, proje ve tadilat projelerinin süresinde tamamlanmaması nedeniyle işletmeye açılan HES tesisinin kabulünün yapılmadığını, başka bir proye firmasına tadilat projesi yaptırılarak onaylanmasının sağlandığını, dava konusu projenin davacının hususiyetini taşımadığını, bedii vasfı olmayan yapı üzerinde değişiklik yapılmasının eser müellifinin saygınlığını, itibarını ihlal etmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, alınan bilirkişi raporları, EPDK onaylı iş ilerleme raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacının sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 345.600,00 TL ücret alacağının sözleşmenin fesih tarihi olan 23.05.2011 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Yukarıdaki bentte de belirtildiği üzere davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi feshinin haksız olduğu anlaşılmakla birlikte davacının feshedilen sözleşmeye göre davalıdan talep edebileceği tutar bakımından mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi yetersiz ve denetime elverişsizdir. Çünkü projenin fesihten önce tümüyle bitmediği taraflar arasında ihtilaf olmadığı gibi EPDK’dan gelen ilerleme raporlarıyla da projenin fesih tarihinde henüz tamamlanmadığı ve hatta fesihten sonra başka bir projenin hazırlanarak imalat işine devam olunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının daha önce lehine verilen bozma ilamı ve buna uyulmakla oluşan müktesep hak çerçevesinde sözleşmeye göre gerçekleştirdiği iş tutarı kadar alacağın varlığı ve bunun hüküm altına alınması gerektiği kuşkusuzdur. Şu halde mahkemece, bilirkişi marifetiyle fesih tarihi itibariyle davacının gerçekleştirmiş olduğu iş ve hizmet bedelinin denetime elverişli şekilde saptanması ve bunun sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Kabule göre ise de; davacının taraflar arasında varıldığını ileri sürdüğü sözlü anlaşma çerçevesinde proje revize bedeli olarak kararlaştırılan 20.000 TL tutarında alacağın varlığını sunduğu delillerle ispatlayamadığı gözden kaçırılarak bilirkişi raporunda bu bedelin yapılan hesaba dahil edilmek suretiyle hüküm kurulması doğru olmamış, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.