6. Ceza Dairesi 2017/3494 E. , 2017/5566 K.
"İçtihat Metni"
Sanık ... hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27/05/2009 tarihli iddianamesi ile; TCK’nın 149/1-c-son, 53. maddeleri gereğince yağma suçlamasıyla açılan kamu davası sonucunda, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/02/2013 tarih ve 2009/175 Esas, 2013/76 Karar sayılı kararıyla sanığın 5237 sayılı Yasanın 149/1-c, 62, 53. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile mahkumiyetine ilişkin hükmün sanık savunmanının temyizi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma talepli tebliğnamesi üzerine, Dairemizin 24/10/2017 gün, 2014/7113 Esas, 2017/3572 Karar sayılı ilamı ile onama kararına karşı itiraz edilmiş olmakla;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.11.2017 gün ve 6-2013/225267 sayılı yazıları ile;
“İtiraza konu olayda Başsavcılığımız ile Yüksek 6. Ceza Dairesi arasındaki uyuşmazlık, subuta, cezanın bireyselleştirilmesine veya usul hükümlerine ilişkin olmayıp sanığın eylemine 5237 sayılı Yasanın 150/1 maddesi hükmünün uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi yönünde eksik araştırma ile karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; adli sicil kaydına göre sabıkasız olan sanık ile müştekinin olay öncesinde birbirlerini tanıdıkları, müştekinin iddiasına göre, kiracısı olan ... isimli şahıstan, sanığın adına kayıtlı olan 34 US 5729 plaka sayılı aracı sanığın da huzurda olduğu noterde vekaletname ile parasını vererek satın aldığını, iki ay sonra da yine parasını alarak Ahmet isimli başka bir şahsa sattığını ancak sanığın İlhan Bakır isimli şahısla husumetli olması sebebiyle kendisini konuşmak maksadıyla olay yerine telefonla çağırıp burada yanındaki meçhul kişilerle birlikte tehdit etmek suretiyle aracı ve biri 3000 TL diğeri 1800 TL olan senetleri zorla aldığını, sanık ise savunmasında, adına kayıtlı olan aracı eniştesi ....kullanmak için verdiğini, müştekinin araca müşteri olması sebebiyle eniştesinin arsasına ev yapmak ve üzerine nakit para vermek suretiyle anlaşıp müştekiye verdiklerini fakat müştekinin ortadan kaybolup vaadlerini yerine getirmediğini, kendisini arayıp bulamayınca Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı"na bir hafta sonra suç duyurusunda bulunduğunu, olay gününde de bu konuyu konuşmak için buluştuklarında müştekinin aracı teslim edip aldığı nakit paranın iadesi için de senet verdiğini savunduğu anlaşılmakta, müştekinin iddiası ve sanığın savunması farklılık göstermektedir. Ancak, dosyaya yansıyan bilgilerden ve 29/01/2010 tarihli Rize Ağır Ceza Mahkemesinde talimatla alınan
kendi beyanından müştekinin suç tarihinden sonra 2007 yılından beri dolandırıcılık suçundan cezaevinde bulunduğu, tanık Necati"nin duruşma aşamasında beyanının alınmadığı, aracı ilk olarak satın alan ve sanık ile arasında husumet bulunduğu söylenen İlhan Bakır isimli şahsın hiç beyanının alınmadığı, duruşmada bir kez beyanı alınan sanığın eniştesi ..., aracı müştekiye ne surette verdikleri, arsasına ev yapımı anlaşmasının olup olmadığının, hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirttiği ....r isimli kişinin müştekiyle ve satışa konu araçla bir ilgisinin olup olmadığının sorulmadığı, sanığın savunmasında geçtiği şekilde müşteki hakkında dolandırıcılıktan Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunup bulunmadığı hususunun adı geçen Başsavcılıktan araştırılmadığı, suça konu 34 US 5729 plaka sayılı aracın satış devir tarihleri ve halen kimin üzerinde kayıtlı olduğunun ilgili noterlik ve trafik ve tescil dairesinden araştırılmadığı ve sanığın eylemine 150/1 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının mahkemenin gerekçeli kararında herhangi bir şekilde tartışılmadığı olayda eksik araştırma ve inceleme yapıldığı düşünülmektedir.
Burada çözülmesi gereken sorun, sanığın atılı suçu işlediği sırada hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil maksadıyla hareket edip etmediği başka bir deyişle 5237 sayılı Yasanın 150/1. maddesinde "cezayı azaltan haller" başlığı altında yapılan düzenlemeye ilişkin hükmün sanığın eylemine uygulanıp uygulanamayacağı hususudur. Sanığın savunmasında geçen hususların yargılama aşamasında duraksamaya yer vermeyecek şekilde araştırılmaması sanık aleyhine yorumlanmamalıdır.
5237 sayılı Yasanın 150/1 maddesine bakıldığında; "Daha az cezayı gerektiren hâl" başlığı altında yağma suçlarına özgü olarak (1) Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenleme mülga 765 sayılı Yasanın 308. maddesindeki ihkak-ı hak (kendiliğinden hak alma) suç tipine benzerlik arzetmekte ise de yeni Kanunda yağma suçlarına özgü bir düzenleme olarak yer almakta ve hukuki ilişkinin mahiyeti tarif edilmemektedir. Bu eylemin alacağı tahsil maksadıyla yapılıp yapılmadığı ve yağma boyutuna ulaşıp ulaşmadığı somut olaya göre belirlenecektir. Subjektif olarak sanığın alacaklı olduğunu düşünmesi ve bu amaçla hareket etmesi yeterli değil ise de Yüksek Dairenin de son yıllardaki içtihatlarında vurguladığı şekilde somut olay, failin amacı, alacağın ödenmemesinde geçen süre failin kasdını belirlemede yardımcı veri olarak kabul edilmekte hatta bizzat alacaklı failin yanında ona yardım için bulunan yakın akrabası, ortağı gibi alacağın tarafı olmayan kişilerin de madde hükmünden istifade edebileceği değerlendirilmektedir.
Bu sebeplerle; sanığın eylemine 5237 sayılı Yasanın 150/1 maddesinin uygulanması yönünden eksik araştırma ile karar verildiği düşüncesiyle sanık lehine olarak, onama kararına hükmün bozulması talebiyle itiraz zorunluluğu doğmuş bulunmaktadır.
Açıklanan gerekçelerle;
Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 24/10/2017 gün, 2014/7113 Esas, 2017/7532 Karar sayılı ONAMA kararının kaldırılarak, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/02/2013 tarihli, 2009/175 Esas, 2013/76 Karar sayılı hükmünün BOZULMASINA karar verilmesi, aksi kanaatte olunulması halinde, CMK"nın 308/3. maddesi uyarınca itirazın incelenmesi bakımından dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi ” itirazen talep edilmiş olmakla, dosya incelendi.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
5271 sayılı CMK"nın 6352 sayılı Yasanın 99. maddesi ile değişik 308. maddesi gereğince yapılan incelemede;
Dairemizin 24/10/2017 gün, 2014/7113 Esas, 2017/3572 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz sebepleri yerinde görülmediğinden,
CMK"nın 308/2-3. maddeleri gereğince İTİRAZIN REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 05.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.