14. Hukuk Dairesi 2016/5929 E. , 2018/7047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.01.2007 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın ... yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulüne dair verilen 01.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 37077 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalıların 3 m2 yeri satın aldığını, dava konusu payın bedelinin önalım hakkının engellenmesi amacıyla muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini belirterek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep etmiştir.
Davalı ... ... vekili, taşınmazın fiilen taksim edildiğini, davalıların murisi Satılmış"ın dava konusu taşınmazda gecekondusu bulunduğunu, imar affı başvurusunda bulunduğunu, tapu tahsis belgesi alınması için idari yargıda dava açtıklarını, bedelin muvazaalı olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... ... vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; dava konusu 37077 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalının fiili taksim savunması değerlendirilmemiştir. .... Belediye Başkanlığı Emlak ve İstimlak Müdürlüğünün 22.07.1994 tarihli yazısından dava konusu taşınmazda 185 m2 davacınında aralarında bulunduğu... iştirakçıları adına 2981 sayılı yasaya göre tahsis edildiği anlaşılmıştır. Dava konusu 37077 ada 2 parsel sayılı taşınmazda mahkemece keşif yapılarak fiili taksim varsa taşınmazın hangi bölümünün kimler tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususlarının açıklığa kavuşturulması için tarafların tanıkları taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenmeli, davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişinin kullandığı ayrı ayrı bölümler bulunup bulunmadığı belirlenerek, çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle fiili taksimin mevcut olup olmadığı saptanmalı, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece fiili taksimin mevcut olmadığı kanaatine varılması halinde; davacının bedelde muvazaa iddiasının değerlendirilmesi gerekir. Satış bedelinin satış aktinde gösterilen miktardan farklı olduğunu gösteren dosya içerisinde geçerli bir delil yoktur. Muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli delil değildir. Sadece davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem arz eder. Bu nedenle, resmi senetteki satış bedeli, tapu harç ve masrafları depo edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, farklı gerekçelerle, bedelde muvazaa iddiasının kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; 6100 sayılı HMK"nın 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu açıklanmıştır. Mahkemece " davalılar ... ve ..."un davanın devamı sırasında vefat etmeleri üzerine dahili davalılar ..., ... ve ... aleyhinde sürdürülen önalım davasının kabulüne, 37077 ada 2 sayılı parselde ..."un 14/08/2006 tarihinde iktisap etmiş olduğu 1/828 payın ve ..."un aynı tarihte iktisap etmiş olduğu 1/828 payın iptali ile davacı adına tapuya tashihen tesciline" karar verilmiş ise de davalılar ... ve ... vefat ettiğinden adı geçen davalılar adına kayıtlı hisseler 1/1242"şer pay ile mirasçılarına intikal etmiş .... ve .... adına tapuda kayıtlı pay kalmadığından hüküm sonucunda iptal edilen ve tesciline karar verilen payların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.