4. Hukuk Dairesi 2016/51 E. , 2017/7067 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/12/2014 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 06/10/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının kendisi hakkında tehdit ve cinsel taciz suçundan şikayetçi olduğunu, hakkında ceza yargılaması yapılarak beraatine karar verildiğini, davalının söz konusu şikayetin haksızlığını bildiği halde şikayette bulunması nedeni ile uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davalıyı evine kaçak olarak üçüncü katı yapmasından dolayı Belediye Başkanlığına şikayet ettiği, davalının bu olaydan iki gün sonra davacının cinsel tacizde bulunduğundan dolayı şikayetçi olduğu, davalının davacının kendisini taciz etmediğini bildiği halde hakkında yapılmış olan şikayetden kaynaklanan çekişme duygusu nedeniyle davacıyı şikayet ettiği, bu hali ile şikayet hakkının kötüye kullanıldığı gerekçesi ile istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir.Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden; davacı ile davalının aynı mahallede ikamet ettikleri, davalının evinin üzerine kaçak daire yapması nedeniyle aralarında husumet bulunduğu, davalının davacı hakkında tehdit ve cinsel taciz suçundan şikayetçi olduğu, davacı hakkında ceza yargılaması yapıldığı ve beraatine karar verilmesi üzerine davalı hakkında haksız şikayet nedeniyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK’nın 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olaya gelince, davalının davacı hakkında tehdit ve cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle şikayetçi olduğu, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan şikayet sonucunda kamu davası açılmasında yeterli delil ve emare görülerek ceza davası açıldığı nazara alındığında, davalının şikayetçi olmasında bir takım az da olsa emareler bulunduğu, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığının kabulü ile istemin tümden reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.