9. Hukuk Dairesi 2020/4231 E. , 2021/1702 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde asitli söküm bölümü sorumlusu olarak işe başladığını, fazla çalışma ve ödenmeyen izin ücretleri nedeniyle haklı nedenle 2016 Mart ayında işten ayrıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı ile diğer bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacı istifa ederek işten ayrıldığı halde kendisine kıdem tazminatının ödendiğini, davacının çalışması karşılığı tüm ücretlerini aldığını, davacının fazla çalışma yapması halinde ayrıca elden ödeme yapıldığını, alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı taraf istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının hafta içi 5 gün 08.00-18.00 saatleri arasında 1 saat ara ile, ayda 2 cumartesi günü 08.00-16.00 saatleri arasında yarım saat ara ile çalıştığını kabul edilerek, davacının ayda 2 hafta için, haftalık 7,5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiş, hesaplamada ıslah zamanaşımını da dikkate alarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.2 maddesi gereğince ... 4. İş Mahkemesi"nin 25.01.2018 tarih ve 2016/223 Esas, 2018/16 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- İlk olarak taraflar arasında davacının hizmet süresi uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta, davacının 02.01.1997- 07.03.2016 tarihleri arasında davalı nezdinde kesintisiz çalıştığı kabul edilmiş, hizmet süresinin davalıca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince alınan ek bilirkişi raporunda, örnek olarak 2005/3 ayı 28 gün, 2011/3-4 ayları sırasıyla 13 ve 24 gün olarak bildirilmiş ise de, bu eksik günlere ait davalıca ücretsiz izin, ücretli izin ya da iş göremezlik belgeleri sunulmadığında sürenin tam gün bildirim olarak kabul edildiği belirtilerek davacının çalışması kesintisiz kabul edilmiştir. Ancak uyuşmazlık, bu eksik günler konusunda olmayıp, hizmet döküm cetvelinde yer alan giriş ve çıkış tarihleri arasındaki boşluklardır. Hizmet döküm cetvelinde örnek olarak davacının 27.08.1999 tarihinde çıkış yaptıktan sonra yeniden 11.10.1999 tarihinde girişinin yapıldığı görülmektedir. Bu nedenle davacının kayıtta yer alan işe giriş ve çıkış tarihleri belirlenmeli, davacı ve tanık beyanları alınarak hizmet süresi hakkında yeniden değerlendirme yapılmalıdır.
3- Diğer uyuşmazlık konusu, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı konusundadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.
Somut olayda davacı dava dilekçesinde 2009 yılından 2016 yılına kadar yıllık izin olarak toplamda 1 ay izin kullandığını söylemiş, bunun dışında yıllık izin konusunda başka bir açıklamada bulunmamıştır. Hükme esas alınan raporda ise, davacının 19 yıl boyunca 368 gün izin hakkı olduğu, ancak dava dilekçesindeki ikrarına göre bakiye 338 gün izin hakkı kaldığı kabul edilmiş ve hesaplama 338 gün üzerinden yapılmıştır. Davalı, bilirkişi raporuna itirazında davacının hangi yıllarda yıllık izin kullanmadığı konusunda isticvabını talep etse de bu istemi yerinde getirilmeden karar verilmiştir.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak ve davalının da bu konuda isticvap istemi olduğunun da anlaşılması karşısında, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
4-Son olarak davacı fazla mesai yaptığını ve ulusal bayram genel tatillerde çalıştığını ileri sürmüş, iddasını da tanık beyanları ile ispatlama yoluna gitmiştir. Davalı, bu çalışmalar yapıldığında karşılığının elden ödendiğini savunmuş, dosyaya “mesai” açıklamalı para makbuzları sunmuştur. Tanık beyanlarına bakıldığında da bu çalışmaların karşılığının elden ödendiği anlaşılmakla, ilgili makbuzlar hakkında davacı beyanı alındıktan sonra bir değerlendirme yapılmalıdır.
Sonuç:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir suretin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.