19. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/12105 Karar No: 2016/3342 Karar Tarihi: 29.02.2016
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/12105 Esas 2016/3342 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, müvekkillerinin dava dışı bir banka ile yaptıkları genel kredi sözleşmesi kefilliği sebebiyle, bankalarının bir takım icra işlemlerine girmesi sonucu açılmıştır. Davacılar, icra dosyalarında alacaklı sıfatı ile yer alan davalının müşterek ve müteselsil kefil olduğunu iddia ederek, borcu ödemediği gerekçesiyle hukuki tespit davası açmıştır. Mahkeme, uyuşmazlığın Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenen kefile rücua ve temlik sözleşmesinin geçerliliği ile ilgili olduğunu, dolayısıyla Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğunu ve kendilerinin bu nedenle görevsizliklerine karar verdi. Ancak temeldeki genel kredi sözleşmenin ticari niteliği göz önüne alındığında, uyuşmazlığın ticari davanın konusunu oluşturduğu, dolayısıyla Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğuna karar verilmiştir. Kararda, uyuşmazlığın 6102 sayılı TTK'nın 6335 sayılı yasa ile değiştirilen 5.maddesi gereği ticaret mahkemesinin görevine girdiği belirtilmiştir.
19. Hukuk Dairesi 2015/12105 E. , 2016/3342 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalının dava dışı ... arasındaki genel kredi sözleşmelerine kefil olduğunu, asıl borçlu şirket tarafından borç ödenmediği için bankanın birden fazla icra takibine giriştiğini, kefiller tarafından icra dosyalarına ödemeler yapıldığını, en son olarak da kalan 230.157,90 TL borç için davalı ... tarafından 12.02.2014 tarihinde ödeme taahhütnamesi verildiğini, davalı ..."nın kendi menkul ve gayrimenkulleri üzerindeki hacizleri kaldırttığını, alacaklı banka ile davalı ... arasında 12.03.2014 tarihinde noterden alacağın temliki ile icra dosyalarının devri sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye istinaden davalının, icra dosyalarında alacaklı sıfatı ile alacağın tamamı için icra takibine devam ettiğini, davalıya yapılan temlikin geçersiz olduğunu, davalının 3. kişi olmayıp, müşterek ve müteselsil kefil olduğunu, icra dosyası içerisinde hem alacaklı hem de borçlunun aynı kişi olmasının da mümkün olmadığını ileri sürerek, müvekkillerinin icra dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespitine, %20 tazminatın davalıdan tahsiline kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile banka arasındaki temlikin geçerli olduğunu, temlikin ivazlı olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, uyuşmazlığın temlik sözleşmesinin geçersizliği ve kefilin kefile rücuna ilişkin olduğu, bu hususların Borçlar Kanununda düzenlendiği, somut olayın TTK"nın 4. maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı, hal böyle olunca Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçeleri ile mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli Samsun Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davanın temelini dava dışı ... tarafından genel kredi sözleşmesine dayanılarak girişilen icra takibi oluşturmaktadır. Dava dışı bankanın sözü edilen takibe konu alacağını sözleşmenin kefillerinden olan davalıya temlik ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Böylece davalı, dava dışı bankanın halefi durumuna geçmiştir. Davacılar da temeldeki genel kredi sözleşmesinin birlikte kefilleridir.
Genel kredi sözleşmeleri 6102 sayılı TTK"nın 4. maddesi kapsamında olup ticari nitelikteki bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar ticari davanın konusunu oluşturur. Aynı kanunun 7. maddesinde düzenlenen “Ticari Teselsül Karinesi” uyarınca ticari işlere kefalet müteselsil kefalet olarak kabul edilmiştir. Bu itibarla somut olay bakımından uyuşmazlığın 6102 sayılı TTK"nın 6335 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesi uyarınca ticaret mahkemesinin görevine girdiğinin kabulü gerekir. Mahkemece görev yönünün değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 29/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.