Hukuk Genel Kurulu 2013/771 E. , 2014/529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Çankırı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2013/64 E-2013/96 K.
Taraflar arasındaki “tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çankırı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 25.10.2011 gün ve 2008/331 E-2011/443 K.sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 04.06.2012 gün ve 2011/7589 E-2012/5171 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, mevkii ve sınırlarını belirttiği iki adet taşınmazın elli yılı aşkın süreden beri müvekkilinin aralıksız ve nizasız zilyetliği altında olduğunu açıklayarak çekişmeli yerlerin TMK.nun 713.maddesi uyarınca vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazların Tapulama Kanununun ikinci maddesi gereğince tescil harici bırakıldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bu gibi yerlerin zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı Köy Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmiş olup oturumlara katılmamış ve yanıt vermemiştir.
Mahkemece, 07.06.2007 tarihli ilk kararda dava konusu taşınmazların davalı tarafça tam hudutlarının ve yerinin bilinemediği, bu yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve özel mülkiyete konu olamayacağından dava konusu yerlerle ilgili davanın esastan reddine karar verilmiştir. İl karar Hazine vekili tarafından TMK.nun 713/6.maddesi uyarınca karar verilmesi için temyiz edilmiştir. Davacı vekili de kararı esastan bozulması için temyiz etmiştir. Dairenin, 19.11.2007 gün 2007/5809-6542 Esas ve Karar sayılı ilamıyla, Bozkır mevkiindeki taşınmaza ilişkin red kararı verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığından davacı ve davalı Hazine vekilinin bu taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına, Abaza mevkiindeki taşınmaza ilişkin olarak hava fotoğrafı uygulaması vs. incelemeler için bozulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili karar düzeltme istemiş ise de Dairenin 22.05.2008 tarih 2008/2468-2782 Esas ve Karar sayılı ilamıyla karar düzeltme istemi ret edilmiştir. Mahalli mahkeme, Dairenin onama ve bozma ilamına uymuştur. Abaza mevkiindeki taşınmaza ilişkin olarak keşif yapılmış, davacı tanıkları dinlenmiş, jeoloji, ziraat ve harita mühendisinden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.
Davacı tanıkları, davacının iddiasını doğrular biçimde beyanda bulunmuşlardır. Uzman bilirkişiler; 1990 yılına ait hava fotoğrafı ile 2008 yılına ilişkin uydu fotoğraflarını bilgisayar yardımıyla tarama yapılarak incelemişler sonuçta, dava konusu yerin günümüz itibariyle yapılan incelemesi neticesinde dava dışı 1141 nolu parselide içine alacak biçimde kullanıldığını rapor etmişlerdir. Taşınmaza ilişkin olarak hava fotoğrafı, pafta fotokopisi ve topoğrafik harita fotokopisi dosya içerisinde bulunmaktadır. Mahkemece, davanın kabulüne, 18.10.2005 havale tarihli krokide B2 harfiyle gösterilen 41722,51 m2’lik yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmaza komşu olan davacı adına kayıtlı dava dışı 1141 nolu parsele ilişkin çap kaydı dosyadadır. Tapulama yoluyla 26.02.1968 tarihinde 6000 m2 olarak tarla niteliğiyle davacı adına tescil edildiği görülmüştür. Dava konusu yerin 766 sayılı Tapulama Kanununun 2.maddesi uyarınca tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, tapulama çalışmalarında tescil harici bırakılan taşınmazın MK.nun 639/1, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi uyarınca zilyetlik yoluyla kazanılıp kazanılamayacağında toplanmaktadır. Davacı taraf, zilyetliğin 1974-1975 yılından beri kendisinde olduğunu açıklamasına karşın ilk keşifte dinlenen davacı tanıkları, nizalı yerin sınırlarını tam olarak göstermemişlerdir. Bozmadan sonra yapılan keşifte dinlenen davacı tanıkları da ilk keşifteki gibi beyanda bulunmuşlardır. Ancak, uzman bilirkişiler 19.09.2011 günlü raporlarında özetle; 1990 yılına ait hava fotoğrafı ile 2008 yılına ilişkin uydu fotoğraflarının bilgisayar ortamında taranması sonucunda günümüz itibariyle yapılan incelemede dava konusu yerin tarımsal faaliyette kullanılan ve dava dışı 1141 nolu parselle bütünlük arz eden özellikte olduğunu dava konusu taşınmazın zilyetlik sınırının belli olmadığını açıklamışlardır. Uzman bilirkişilerin raporları dikkate alındığında takdiri delil olan tanık beyanlarına itibar edilmeyerek kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır. Ancak, Hazinenin TMK.nun 713/6.maddesine dayalı talebiyle ilgili olarak olumlu yada olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür. Öte yandan, TMK.nun 713/1.maddesine dayalı olarak açılan davaların kamusal niteliği ağırlıklı olan dava türlerinden olup bozma ilamına uyulması tarafları için lehte ve aleyhte usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği kuşkusuzdur.
Kabul biçimine göre ise TMK.nun 713/1.maddesine dayalı olarak açılan tescil davalarında davanın lehte veya aleyhte sonuçlanması hallerinde dahi yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekeceği halde, 228,15 TL karar harcının davalı Köy Tüzel Kişiliğinden tahsiline, davacı tarafça yapılan 941,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca hesap ve takdir edilen 600,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine yönündeki hükümde usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca, davacının davasının usulden ve esastan tümüyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere kabul kararı verilmesi doğru değildir. Öte yandan, Hazinenin TMK.nun 713/6.maddesi uyarınca talebi nedeniyle olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, Bozkır mevkiinde olup, bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 1700 parselin bir kısmı ile, çevresindeki bölümün ve Abaza mevkiindeki B ile gösterilen davacı adına kayıtlı 1141 parsel ve civarındaki bölümün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak müvekkili adına tescilini istemiştir.
Davalı Hazine, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddini savunmuştur.
Davalı köy muhtarlığı , davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, dava konusu edilen taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve davacı lehine edinim koşulları oluşmadığı; 1700 nolu parselin de davalı Hazine ile davacı arasında görülen dava sonucu Hazine adına hükmen tescil edildiği gerekçeleri ile davanın reddine dair verilen karar; tarafların temyizi üzerine, Özel Dairece; Bozkır (1700 parselin bir kısmı ve etrafındaki A1 ve A2 bölümü) mevkiindeki taşınmaz yönünden onanmış; Abaza mevkiindeki (1141 parselin güneyinde bulunan B2) taşınmaz yönünden ise eksik araştırma yapıldığı gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda Abaza mevkiindeki B2 ile gösterilen bölüm yönünden verilen kabul kararı Özel Dairece bu kez de, yukarıya metni aynen alınan ilamla bozulmuştur. Mahkemece önceki gerekçe ile direnilmiş; direnme kararını davalı Hazine vekili temyize getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu Abaza mevkiinde 1141 parselin güneyinde bulunan B2 ile gösterilen taşınmaz yönünden, 743 sayılı Türk Kanunu Medeni madde 639/1, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14.maddesi uyarınca zilyetlikle edinim koşullarının davacı lehine oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; uyuşmazlığa konu Abaza mevkiindeki 1141 parsel sayılı taşınmazın 26.02.1968 yılında yapılan tapulama ile 6000 m2 yüzölçümü ile davacı adına tescil edildiği; Çankırı Kadastro Müdürlüğü’nün 04.12.2008 günlü yazısı ile dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde tapulama çalışmalarının 28.12.1967 yılında tamamlandığı ve 1141 parsel civarındaki dava konusu edilen taşınmazın 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 2.maddesi uyarınca; “Tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile aynı nitelikte olan sahipsiz kayalar, tepeler, dağlar ve Orman kanunu uyarınca orman sayılan yerler tapulamaya tabi tutulmaz" hükmü uyarınca tapulama harici bırakılmış olabileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazın tespit dışı bırakma nedeni göz önünde tutulduğunda, anılan maddede belirtilen yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlardan olması nedeniyle, kural olarak imar ve ihyaya muhtaç olduğunun kabulü gerekir. Bu bakımdan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17.maddesinde açıklanan imar ve ihyaya ilişkin tüm olumlu ve olumsuz koşulların mahkemece araştırılıp belirlenmesi zorunludur.
Nitekim mahkemece verilen ilk karar Özel Dairece, “…kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan böyle bir yerin zilyetlikle kazanılması için öncelikle, imar ve ihya işlemlerinin tamamlanması gerekir. Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar ve ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihinden geriye doğru 20-25 yıl öncesine ait 1980-1985 yılları arası, 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskop aletiyle incelenmesi..” gerektiğine işaret edilerek bozulmuştur.
Yerel mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, 1980-1985 yıllarına ait hava fotoğrafı talep edilen Yüksek Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından bir adet hava fotoğrafının Harita Genel Komutanlığından getirtildiği açıklanmış, başka hava fotoğraflarının olup olmadığı konusunda yazıda herhangi bir bilgiye yer verilmediği gibi, hava fotoğrafının hangi tarihte çekildiğinden de söz edilmemiştir. Ancak bilirkişiler tarafından düzenlenen 19.09.2011 havale tarihli raporda; dosyada Harita Genel Komutanlığından getirtilen 1990 yılı hava fotoğrafı ile haricen temin edilen 2008 yılına ait uydu fotoğraflarının yer aldığı; fotoğrafların stereoskopik çekim olmasa da bilgisayar yardımı ile taramaları yapılarak üzerinde inceleme yapıldığı belirtilmiştir. Hükmüne uyulan bozma ilamında dava tarihi olan 15.03.2005 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait yani 1980-1985 yılları arası, iki ayrı zamanda çekilen stereoskopik hava fotoğrafları kullanılmak suretiyle incelemenin yapılması gereğine değinilmiş ise de, 1980-1985 yıllarına ait hava fotoğrafları olup olmadığı araştırılmamıştır. Bir yerin imar ve ihya edilip edilmediğinin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olduğuna göre, öncelikle sözü edilen yıllar arasında çekilen hava fotoğraflarının olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, bu yıllara ait hava fotoğraflarının olmadığının saptanması halinde topoğrafik haritalar kullanılmak suretiyle imar ihya olgusu belirlenmelidir.
O halde mahkemece, 1980-1985 yıllarına ait stereoskopik hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, varsa dosyaya getirtilmesi, bu yıllara ait hava fotoğraflarının bulunmaması halinde topografik haritalardan yararlanılarak imar ihya koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Açıklanan değişik gerekçe ile Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda açıklanan değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.