21. Hukuk Dairesi 2016/15251 E. , 2017/9303 K.
"İçtihat Metni"
AR-GE gizlilik ve Sınai mülkiyet sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davalının şirketten ayrıldıktan sonra aynı sektörde ve aynı iş kolunda iş yapan başka bir firmayla, firmadaki bilgileri kullanarak 5 yıl süre ile çalışamayacağını kabul ettiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle iddia sözleşmeden kaynaklanan 100.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsili davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14/11/2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı tarafın davalının kendi yanında sigortalı olarak çalışmakta iken 04/05/2015 tarihinde işinden istifa ettiğini, istifasından sonra yine ilinde kendisiyle aynı faaliyet kolunda iş yapan/faaliyet gösteren şirketinde çalışmaya başladığını, oysa davalı ile aralarında 06/11/2014 tarihli personel çalışma gizlilik sözleşmesi ve yine aynı tarihli gizlilik ve sınai mülkiyet sözleşmesi imzalandığını, buna göre davalının işten ayrıldıktan sonra aynı sektörde ve aynı iş kolunda iş yapan başka bir firmayla 5 yıl süre ile çalışmayacağını kabul ettiğini, aksi davranış halinde 200.000,00 TL cezai şart öngörüldüğünü ileri sürerek 100.000,00 TL tazminatın davacıdan tahsilini istediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, iş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağının ihlali nedeni ile açılan tazminat davasında, asliye ticaret mahkemelerinin mi yoksa iş mahkemelerinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce, yargılamanın her aşamasında resen ele alınması gereken bir husustur.
./..
İş mahkemeleri, 5521 sayılı Yasa ile kurulmuş olan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. 5521 sayılı Yasa"nın 1. maddesinde, işçiyle işveren veya işveren vekili arasında iş aktinden veya İş Kanunu"na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerinde çözümleneceği hükmü öngörülmüştür. Anılan maddede belirtildiği üzere, iş mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur. Buna göre, uyuşmazlığın tarafları işçi ve işveren (ya da işveren vekili) olmalı bunun yanında uyuşmazlık iş sözleşmesinden veya İş Kanunu"ndan kaynaklanmalıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesinde ise ticaret mahkemelerinin görev alanı düzenlenmiştir. Anılan yasanın 5/1. maddesine göre aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olan mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.
İş sözleşmesi devam ederken, işçinin rekabet sayılacak davranışları “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olup İş Kanunu’nun 25/II-e kapsamına girer ve işveren için haklı fesih nedeni oluşturur. Rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise işçi, BK.nun 351.maddesi gereğince zararı tazmin ile mükelleftir (
İş sözleşmesinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet yasağına aykırılık iddiasına dayalı davalara bakmakla görevli olan mahkemelerin iş mahkemeleri olduğına şüphe yoktur. Ancak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, HGK"nun 25/12/2013 tarih ve 2013/13-412 Esas, 2013/1708 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi gerek davalı işçi ile davacı arasında imzalanan rekabet yasağı sözleşmesinin kapsamı, gerek davalının davacıya ait işyerinden istifa ederek ayrılmış olması, gerekse de davacının istemi ve davanın açıklanan özelliğine göre; davalının rekabet yasağını ihlal eden davranışının açık biçimde iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin bulunduğu; bu davranışın, hizmet akdinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 447 maddeleri (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348.maddesi) kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu kapsamda yer alan uyuşmazlıklara ilişkin davaların ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c. (mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3.) maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığında duraksama bulunmamaktadır. Mutlak ticari davaların görülme yeri ise, açık biçimde ticaret mahkemeleridir. Yerel mahkemece bu hususlar gözetilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esas yönünden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.480,00TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.