7. Hukuk Dairesi 2014/3495 E. , 2014/6089 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi
Tarihi : 14/11/2012
Numarası : 2010/1323-2012/1022
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davalı işyerinde şoför olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak sonlandırıldığından bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davacının tüm haklarının ödendiğini ve kendisinden ibraname alındığını, hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı şirketin son yüklenici olarak devralan son işveren olduğu, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir.
İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay HGK. 27.1.2010 gün 2009/9-586 E, 2010/31 K.)
Somut olayda, davacının 12.08.2010 tarihli imzalı ibraname ile tazminat ve alacaklarını aldığını, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin ödendiğini, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiğini beyan ederek tüm alacaklarından feragat ettiğini, işvereni ibra ettiğini bildirdiği, alacaklarının ödenmesi için ibranamenin zorla alındığını ileri sürmüş ise de buna dair delil bulunmadığı, ibranamenin 31.12.2009 fesih tarihinden sonra 12.08.2010 tarihinde düzenlendiği, davalının savunmasıyla çelişmediği, kıdem, ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti olarak ödenen miktarların belirtildiği, diğer alacakların ise teker teker sayıldığı anlaşılmış olup, mahkemece, ibraname, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti yönünden makbuz niteliğinde sayılarak diğer alacaklar yönünden geçersiz sayılmış ise de, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti yönünden makbuz niteliğinde olduğu, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti yönünden borcun ibra yoluyla sona erdiğini gösteren ibraname niteliğinde olduğu kabul edilerek, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddi gerektiği düşünülmeden hatalı yorum ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.