Hukuk Genel Kurulu 2014/375 E. , 2014/522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 4.Hukuk Dairesi (İlk Derece)
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2012/56 E-2013/68 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4.Hukuk Dairesince;
“DAVA: Dava dilekçesinde, davacı firmanın taraf olmadığı Ankara 5.İş Mahkemesi"ndeki bir davanın yargılaması sırasında firmaya ait ithalat faturalarının gönderilmesinin istenildiği; ticari sır niteliğinde bulunduğu nedeniyle paylaşılamayacağının mahkemeye bildirildiği; bunun üzerine, Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından idari yaptırım uygulandığı; itiraz üzerine, Ankara 6.Sulh Ceza Mahkemesi tarafından, faturaların ticari sır niteliğinde bulunduğu benimsenmekle beraber ret kararı verildiği; aynı konuda Ankara 1.Sulh Ceza Mahkemesi"nin verdiği bir başka kararda ise, itiraz isteminin kabul edildiği; Ankara 6.Sulh Ceza Mahkemesi kararının AİHS."nin 8.maddesi ile Anayasa"nın 20.maddesine aykırı olduğu; diğer yandan, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesinin ve yayınlanmasının TCK"nun 136. ve 137.maddelerinde cezai yaptırım altına alındığı; hakimlik görevinin kötüye kullanılmasının veya ihmalinin söz konusu olduğu ileri sürülerek; 155,00-TL maddi ve 1.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi talep olunmuştur.
CEVAP: Cevap dilekçesinde, hak düşümü süresinin geçirildiği; sınırlı ve sayılı sorumluluk nedenlerinin de bulunmadığı, savunulmuştur.
GEREKÇE: Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Hâkimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları, HMK"nun 46-49.maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasa’da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgular; ticari sır niteliğinde bulunduğu düşüncesiyle mahkemeye gönderilmeyen faturalar nedeniyle verilen idari yaptırım kararına yapılan itirazın reddedilmiş olmasına ve aynı konuda farklı kararlar verilmiş bulunmasına ilişkindir.
Dosya kapsamından, tıbbi malzeme bedelinin eksik ödenmesi nedeniyle dava dışı gerçek kişi ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasındaki davanın yargılaması sırasında, davacı firma tarafından ithal edilen malzemelerin faturalarının gönderilmesinin istenildiği;ticari sır gerekçesiyle istemin yerine getirilmediği; bunun üzerine, idari yaptırım kararı verildiği ve itirazın da reddedildiği; aynı konuda bir başka mahkeme tarafından ise, itiraz isteminin yerinde görüldüğü anlaşılmaktadır.
Dava konusu edilen olgular, yargı yetkisinin ve takdir hakkının kullanılmasına ilişkindir. Mahkeme kararlarına karşı, olağan ve olağanüstü yargı yolları açık olup; derece mahkemeleri tarafından farklı kararlar verilmesi de, yargı yetkisinin ve bu bağlamda takdir hakkının kullanılması olarak değerlendirilmelidir. Şu durumda, hukuki sorumluluk nedenlerinin bulunduğundan söz edilemez. Davanın reddi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 49.maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken artırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.
Diğer yandan, 6110 sayılı Yasa"nın 12.maddesi ile düzenlenen 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu"nun 93/A maddesindeki: "Kanun yoluna başvurulması için miktar veya değere ilişkin olarak öngörülen sınırlamalar, hakim ve savcıların işlem, faaliyet veya kararlarına dayanılarak açılan her türlü tazminat ve rücu davalarında uygulanamaz." hükmü uyarınca, dairemiz kararına karşı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nezdinde temyiz yasa yolu açık bulunmaktadır. Aksi yöndeki, kısa karardaki yanılgıya da işaret edilmek suretiyle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-HMK"nun 49.maddesi uyarınca takdiren 600,00-TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine,
3-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 24,30.-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 21,15.-TL"nin düşümü ile kalan 3.15.-TL"nin davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi ve manevi tazminat istemleri itibariyle davalı yararına takdir olunan 5.280,00.-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,…”
Dair “miktar itibariyle kesin olmak üzere” oybirliği ile verilen 01.10.2013 gün ve 2012/56-2013/68 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve davanın niteliği gereği duruşma isteğinin reddine karar verilerek, dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Davacı, firmalarının taraf olmadığı Ankara 5.İş Mahkemesi"ndeki bir davanın yargılaması sırasında firmalarına ait ithalat faturalarının gönderilmesinin istenildiğini; ticari sır niteliğinde bulunması nedeniyle paylaşılamayacağının mahkemeye bildirilmesi üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından idari yaptırım uygulandığını, idari yaptırıma itirazları üzerine Ankara 6.Sulh Ceza Mahkemesi tarafından itirazın ret edildiğini, ret kararının AİHS m. 8.Anayasa m. 20 aykırı olduğunu hâkimlik görevinin kötüye kullanılmasının veya ihmalinin söz konusu olduğunu ileri sürülerek, 155,00-TL maddi ve 1.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, hak düşürücü süresinin geçirildiği; sınırlı ve sayılı sorumluluk nedenlerinin de bulunmadığı, savunulmuştur.
Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, davanın niteliği gereği duruşma isteğinin reddine karar verilerek, evrak üzerinde inceleme yapılmıştır.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında 2802 s. Kanun’un 93/A maddesinin inceleme tarihi itibariyle yürürlükten kaldırıldığı, bu nedenle miktar itibariyle temyiz yolunun açık olup olmadığı önsorun olarak incelenmiş, azınlıkta kalan bir kısım üyelerce usul kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu ve derhal uygulanması gerektiği ileri sürülmüş ise de; gerek karar tarihi, gerekse de kararın temyiz edildiği tarih gözetildiğinde 93/A maddesinin yürürlükte olması nedeniyle temyiz yolunun açık olduğuna oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kısa kararda; miktar itibariyle kararın kesin olduğu belirtilmiş, ancak karar gerekçesinde 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu"nun 93/A maddesi uyarınca bu tür davalarda yasa yolu için miktar ve değer sınırlaması bulunmadığından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nezdinde temyiz yasa yolunun açık bulunduğunun belirtilmesi karşısında, kısa karar gerekçeli karar çelişkisinin bulunup bulunmadığı hususu başka bir önsorun olarak öncelikle ele alınıp tartışılmış; “kararın kesin olduğu” yönündeki ifadenin açık olan yasa yolu hakkını ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle de anılan hususun bir çelişki oluşturmayacağı gerekçesiyle kısa karar gerekçeli karar çelişkisi bulunmadığına oyçokluğu ile karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve dava konusu edilen olguların, yargı yetkisinin ve takdir hakkının kullanılmasına ilişkin olmasına ve sorumluluk şartlarının bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
S O N U Ç : Davacının temyiz itirazlarının reddi ile 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.