11. Hukuk Dairesi 2016/14659 E. , 2018/5924 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen tarih 10/05/2016 ve sayılı 2014/212-2016/382 kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 30.04.2014 tarihinde ...i Bankası A.Ş. aracılığı ile ... sistemi üzerinden .../ çekilmek üzere ... adına para transferi gerçekleştirdiğini, yapılan havale işleminde 196-€ hizmet bedeli olmak üzere toplam 5.000-€"nun banka tarafından müvekkilinden tahsil edildiğini, ... adına sistem üzerinden aktarılmış olan paranın ... tarafından verilen dekonttan anlaşıldığı üzere ... ... adlı banka veya kuruluş tarafından .../... da muhtemelen sahte bir kimlik ibraz edilerek ya da hiç bir şekilde kimlik kontrolü yapılmaksızın, üçüncü bir şahıs tarafından çekildiğini, yapılan işlem ve dünya genelinde güvenilir para transferi sloganı ile hizmet veren ... özen yükümlülüğü ve transfer işlemine gerekli güvenlik öznesinden yoksun bir hizmet sağladığını ileri sürerek 5,000 Euro maddi, 1.000 TL manevi tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, para transferi de dahil olmak üzere tüketici nezdinde hiçbir ticari işlem icra etmediğini, bu hususun para gönderimi sırasında tüketici tarafından doldurulması zorunlu olan “Para Gönderme Formu” üzerinde açıkça belirtildiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; dava konusu havale işleminin niteliği, işleyiş biçimi, tarafların karşılıklı yükümlülükleri ve sorumlulukları göz önüne alındığında, ... numarası olmaksızın alıcının para kendi adına gönderilmiş olsa dahi parayı teslim alamamasına, davalı tarafından 3. kişiye ödemenin gereği olan bildirimlerin ve ... numarasının verilip hatalı ödeme yapıldığı ve kusurlu bulundukları hususunda kesin ve inandırıcı delil bulunmamasına, para transfer işleminde üretilen ... numarasının ve havalenin işleyiş biçiminin davacı tarafça paylaşılmaması halinde 3. kişilerin öğrenmesi imkanının sisteme göre olanaklı bulunmadığı, salt alıcının kimlik fotokopisi sunulmadığı gerekçesiyle davalının sorumlu tutulması olanaklı bulunmadığı, somut olayda davalıya havale işlemine dair herhangi bir kusur yüklenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, ... sistemi üzerinden davalı banka aracılığıyla havale edilen paranın alıcısından başkasına ödenmesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihi olan 05.06.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, mahkemece, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu dava, Kanunda “bankacılık ve benzeri sözleşmeler” olarak ifade edilen ve tahdidi olarak sayılmayan bir hukuki işlemine dayandığından tüketici mahkemesinin görevli olduğu nazara alınarak davanın tüketici mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekirken ticaret mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın re"sen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.