23. Hukuk Dairesi 2019/485 E. , 2020/244 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı ... arasında temizlik işleri ihalesi sonucu hizmet alımı sözleşmesi imzalandığını, davalı belediyenin personeli olmakla birlikte sigortası, ihale nedeniyle müvekkili şirket tarafından yatırılan dava dışı işçi ... tarafından müvekkili aleyhine açılan bir kısım işçilik alacakları ile ilgili davanın davalıya ihbar edildiğini, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline dair mahkeme kararının takibe konulması üzerine müvekkili tarafından 41.930,00 TL ödeme yapıldığını, ilam alacaklarının tamamının davalı belediyeden rücuen tahsili gerektiğini ileri sürerek şimdilik 20.965,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, yüklenici konumunda olan davacı şirket ile imzalanan hizmet sözleşmesinin eki niteliğindeki teknik şartnameye göre işçi alacaklarından sorumluluğu kabul ve taahhüt eden davacının müvekkiline rücu edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmede işçilere ödenecek tazminatlar yönünden herhangi bir belirleme olmadığı, doğan zararlardan, tazminat niteliğinde olan kıdem ve ihbar tazminatından tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle ödenen kıdem ve ihbar tazminatının faiz ve diğer ferileri ile birlikte toplamı 23.577,53 TL"nin yarısı olan 11.788,76 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2)Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Somut olayda mahkemece davacı yüklenici tarafından ödenen kıdem ve ihbar tazminatı yönünden davalı asıl işverenin yarı yarıya sorumluluğu olduğunun kabulü hatalıdır. Sadece davacı yüklenici nezdinde çalışması bulunan işçiye ödenen tüm tazminatlardan davacı sorumlu olup davalıya rücu hakkı yoktur. Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektrmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.