11. Ceza Dairesi 2018/4157 E. , 2018/6151 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 25.12.2009 tarihinden itibaren denetim süresi içinde işlenen ikinci suçun işlendiği 24.08.2010 tarihine kadar dava zamanaşımının durduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Hükmün açıklanmasına neden olan kasıtlı suçun, TCK"nın 86/2. maddesi uyarınca hükmolunan basit yaralama suçu olduğu; 6763 sayılı Kanun"un 35. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 254. maddesi “uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir” şeklinde değiştirilmiş ise de 5237 sayılı TCK’nın 86/2. maddesinde yazılı "yaralama suçunun" değişiklikten önce de uzlaşma kapsamında olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 253/18 maddesi gereği “uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilmez” hükmü karşısında yeniden uzlaşma yoluna gidilemeyeceğinden, tebliğnamedeki bu konuya ilişkin (1) nolu bozma görüşüne iştirak edilmemiştir. Ancak;
Sanık hakkında suça konu motorlu taşıtların satış veya devrine ait ilişik kesme belgesini sahte olarak düzenlemek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda;
1-Sanık ... ... Cumhuriyet savcılığındaki beyanında, ilişik kesme belgesini sanık ... ... getirdiğini belirterek, belgenin getirilmesi konusunda sanık ..."dan bahsetmemesine rağmen, mahkemedeki beyanında, sanık ..."ın, Afyon"a gidilmesine gerek olmadığını ... söyleyerek tanıdığı sigortacının yanına götürdüğünü, parayı sigortacıya vererek işlemleri halletmesini istemiş olduklarını, kendisinin o sırada Antalya İlinde olduğunu, daha sonra geldiğinde evrakların hazırlanmış olduğunu görünce devir işlemlerini yapmak için notere gittiklerini, orada devir işlemlerini yaptıklarını, sigortacıdan evrakları sanık ..."in alarak notere getirdiğini beyan etmesi; sanık ... ... de Cumhuriyet savcılığındaki beyanında, ... ... kendisine para vererek ... ... götürmesini istediğini, kendisinin de parayı ... ... götürdüğünü belirttiği, bu beyanında sanık ..."dan hiç bahsetmediği anlaşılmasına rağmen, mahkemedeki beyanında sanık ... ile birlikte ... ... yanına gittiklerinden bahsetmesi; bu şekilde her iki sanığın beyanlarında çelişki bulunduğunun anlaşılması; sanık ..."ın aracın noter satışı sırasında noterde olduğu anlaşılmış ise de, aracın sahibinin sanık ... ... olması ve aracın devrinde doğrudan bir menfaatinin bulunmaması, suça konu sahte ilişik belgesinin sahte olarak düzenlenmesinde sanık ..."ın yer aldığına veya belgenin sahte olduğunu bildiğine dair mahkumiyete yeterli ve kesin delil bulunmadığının, dolayısı ile yüklenen suçu işlediğinin sabit olmadığının anlaşılması karşısında; sanık ..."ın üzerine atılı "resmi belgede sahteclik" suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi,
2-Kabule göre de; sanığın mahkumiyetine karar verildiği halde, kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmolunmaması,
Yasaya aykırı, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 03.07.2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİDİR
Dairemizin 03.07.2018 tarih, 2018/4157 Es, 2018/6151 Kr. sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten muhalifim.
Sanığın 5237 TCK"nın 204/1, 53. maddeleriyle 2 yıl Hapis Cezası ile cezalandırılmasına dair Hükmün Açıklanması suretiyle kurulan Konya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/02/2017 tarih 2016/483 Es. 2017/69 Kr. sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Sanık hakkında aynı mahkemece 31.12.2007 tarih 2006/825 Es- 2007/1073 Kr. sayıyla TCK"nın 204/1 ve 51/1. maddelerine göre verilen 2 yıl hapis cezasının ertelendiği, temyiz üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.04.2009 tarih, 2008/21247 Es, 2009/4251 K. sayı ile bozulduğu, akabinde aynı mahkemenin 2009/847 Esas numarası üzerinde yapılan yargılamada 03.11.2009 tarih, 2009/847 Es, 2009/887 K. sayı ile verilen hükmün CMK’nın 231/6 ve devam maddeleri uyarınca açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Deneme devresi içinde sanık hakkında Antalya 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/10/2012 tarih 2011/93 Es, 2012/1293 Kr. sayı ile 5237 sayılı TCK’nın 86/2, 62/1, 52/2. maddeleri uyarınca (3 kez) doğrudan 2.000 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükümlere istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
Ceza Muhakemesi Hukukunda kesin olduğu belirtilen hükümler ancak kendi kesinlik sınırları içinde (daha doğru bir ifadeyle sadece ve sadece kesin sonuç adli para cezası ile sınırlı olarak) infazı kabildir. Kesin hükme kendisinden daha ağır (somut olayda hürriyeti bağlayıcı ceza) bir başka hükmün infazına yol açacak şekilde bir sonuç yüklenemez.
Çünkü kesin olarak verilen kararların olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
Bu sebeplerle anılan mahkeme kararının öncelikle (hükmün açıklanmasının koşullarının bulunmadığı sebebine dayalı olarak) bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. 03/07/2018