1. Hukuk Dairesi 2018/1031 E. , 2018/8975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve muris adına tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’ın adına kayıtlı 400 ada 38 parsel sayılı taşınmazını 13/04/1998 tarihinde dava dışı ...’a sattığını, bu şahsın da taşınmazı 23/09/1998 tarihinde davalıya temlik ettiğini, yine muris adına kayıtlı ... köyünde bulunan ... mevkii isimli taşınmazını muvazaalı olarak aynı tarihte aynı şahsa satış göstermek sureti ile devrettiğini, ...un da Aralık 1998 tarihinde taşınmazı davalı adına temlik ettiğini, yine muris adına ... köyünde kayıtlı ... mevkii isimli taşınmazın davalıya bağış yolu ile devredildiğini, davalının bu taşınmazı Nisan 1998’de aynı kişiye sattığını, daha sonra aynı bedel ile Mayıs 1998’de tekrar kendi üzerine aldığını, tapu kayıtlarında yapılan bu işlemlerin muris tarafından kız evlatlarını miras hisselerinden yoksun bırakmaya yönelik olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile muris adına tapuya kayıt ve tesciline, tenkisi gereken malların payları oranında adlarına tesciline, tenkise para olarak karar verildiğinde hükmedilecek tenkis miktarlarına yasal faizin de eklenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Müdahil davacı ..., dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, mirasbırakanlarının ölmeden önce kanser hastası olduğunu ve tedavisi için çok masraf gerektiğini, ayrıca murislerinin çok fazla miktarda borçlarının bulunduğunu, dava konusu taşınmazları bu nedenlerle satma ihtiyacı içinde olduğunu, taşınmazları alan üçüncü kişi konumundaki şahsın tekrar satmak istemesi üzerine de kendisinin bedellerini ödemek sureti ile satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuş, tenkisi gerektirecek bir şart bulunmamakla birlikte mahkemece tenkis yönünden karar verilecek ise mirasbırakan adına kayıtlı ... köyünde bulunan Mart 2001 tarih 2 nolu tapu kaydının tenkis miktarının hesaplanmasında bu taşınmazın değerinin terekeden düşülmesini, mirasbırakana ait olup kendisi tarafından ödenen 4.419.960 TL nin kendisine ödenmesini, 400 ada 38 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın kendisi tarafından yapıldığına dair tespit yapılmasını, belirlenen miktarın terekeden düşülmesini istemiştir.
Mahkemece,yapılan işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile asıl ve birleştirien davaların kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan 1945 doğumlu ...’ın 27.08.2003 tarihinde öldüğü,geriye dahili davalı eşi ... ile davacı kızları ...,...,...,...., davalı oğlu ... ve dahili davalı kızı ...’in kaldıkları, mirasbırakanın adına kayıtlı 400 ada 38 parsel sayılı taşınmazını 13.04.1998 tarihinde dava dışı ...’a satış yolu ile temlik ettiği, ... tarafından ise 23.09.1998 tarihinde davalıya devredildiği, yine mirasbırakanın ... mevkii Temmuz 1949 tarih ve 2 sıra numaralı taşınmazını 13.04.1998 tarihinde dava dışı ...’a satış yolu ile devrettiği, ... tarafından 29.12.1998 tarihinde davalı adına temlik edildiği, bu taşınmazın daha sonra dahili davalı ... adına kayıtlı ... mevkii Kasım 2000 tarih ve 14 sıra numaralı ve Mart 2001 tarih ve 3 sıra numaralı taşınmazlar ile 29.07.2002 tarihinde trampa edildiği, ... mevkii Haziran 1990 tarih ve 7 sıra numaralı taşınmazın Haziran 1990 tarihinde mirasbırakan tarafından davalıya bağış yolu ile devredildiği, davalının 20.04.1998 tarihinde dava dışı ...’a sattığı, ... tarafından 18.05.1998 tarihinde tekrar davalıya temlik edildiği,davalının 14.08.2007 tarihinde dava dışı ... adına satış yolu ile devrettiği, yargılamanın devamı sırasında dava konusu edilen ... mevkiinde bulunan taşınmazın 129 ada 7 ve 174 ada 9,10 ve 15 nolu parsellere, ... mevkiindeki taşınmazın ise 174 ada 11, 12 ve 158 ada 15 parsellere revizyon gördüğü, davacılar vekilinin bunlardan 174 ada 11 ve 12 ile 158 ada 15 parsel sayılı taşınmazların muris muvazaasına konu olduğunu beyan ettiği, Dairece yapılan geri çevirmeler ile getirtilen tapu kayıtlarından söz konusu taşınmazların malik hanelerinin eldeki temyize konu davada boş olarak yer aldığı, bu taşınmazlar ile ilgili olarak görevsizlik karar verilerek dosyanın Kadastro Mahkemesine gönderildiği, Kadastro Mahkemesince karşı görevsizlik kararı verildiği, Yargıtay 17.Hukuk Dairesince Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun belirlendiği, dosyaların birleştirilerek yargılamaya devam edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar, mirasbırakanın yaptığı temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, mirasbırakan adına tescili istekli eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
Türk Medeni Kanunu (TMK)"nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nun 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK"nin 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.l0.982 tarihli l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Hal böyle olunca, davanın mirasbırakan adına tescili talebi ile açıldığı gözetilerek dahili davalı olarak davaya dahil edilen mirasçılar olan ... ve ...’in olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK"nun 640. maddesi uyarınca atanan temsilcinin davaya dahil edilerek temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan dahili davalı ... ile davalı arasında yapılan trampa işlemi üzerinde durularak, bu işlemin toplanan deliller kapsamında muvazaalı olup olmadığının saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi hatalıdır.
Davalının temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.