11. Ceza Dairesi 2018/3513 E. , 2018/6096 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Sanık ... hakkında beraat,
Sanık ... hakkında mahkumiyet
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 8. maddesindeki; "Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddeleri uygulanır. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/33 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez." hükmü ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 310. maddesindeki; "Temyiz talebi, hükmün tefhiminden bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur. Beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime tasdik ettirilir. Hükmün tefhimi sanığın yokluğunda olmuşsa bu süre tebliğ tarihinden başlar." şeklindeki yasal düzenleme birlikte değerlendirildiğinde; temyiz isteğinin konusunu oluşturan hüküm tarihi, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı tarih olan 20.07.2016 tarihinden sonrasına ait ise de; sanıklar hakkındaki Hınıs Ağır Ceza Mahkemesi‘nin 12.11.2009 tarih ve 2009/48 Esas-2009/58 Karar sayılı mahkumiyet ve beraat hükümlerinin, Dairemizin 01.06.2017 tarih ve 2017/3801 Esas-2017/4110 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, Yargıtay bozma ilamı sonrası kurulan hükümler için başvurulacak kanun yolu, temyiz kanun yolu olduğundan, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 8.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 310.maddesi gereğince temyiz süresinin “bir hafta“ olacağı, yokluğunda verilen hükme ait gerekçeli kararın katılan vekiline 19.02.2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın, katılan vekilinin hükmü 1 haftalık yasal süresinden sonra 02.03.2018 tarihinde temyiz ettiği, ancak;
Anayasa’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 14.04.2009 tarih ve 214/98 sayılı kararında da açıklandığı üzere; hüküm ve kararlarda yasa yolu bildiriminin yasa yolu, mercii, şekli ve süresini de kapsayacak şekilde açıkça anlaşılabilir ve her türlü yanıltıcı ifadeden uzak biçimde belirtilmesi zorunlu olup, hüküm fıkrasında temyiz süresine ilişkin olarak “...hazinenin yokluğunda, kararın yüzüne karşı verilenler yönünden tefhim tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde, yokluğunda karar verilenler yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde” şeklinde belirleme yapıldığından, katılan vekilinin temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulü ile yapılan incelemede;
Bozmaya uyularak yapılan yargılamada, sanıklara yüklenen ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK‘nın 204/1. maddesinde düzenlenen "resmi belgede sahtecilik" suçunun yasa maddesinde öngörülen cezasının türü ve üst sınırı itibarıyla tabi olduğu, 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık asli dava zamanaşımının, kesici son işlem olan sanıklar hakkında ilk mahkumiyet hükümlerinin verildiği 12.11.2009 tarihinden, hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hükümler kurulması,
Yasaya aykırı, katılan vekili ve sanık ...‘nun temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının gerçekleşen asli zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, 02.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.