Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1775
Karar No: 2018/6809
Karar Tarihi: 17.10.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/1775 Esas 2018/6809 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2018/1775 E.  ,  2018/6809 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.02.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali, mera olarak sınırlandırma talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.02.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı Hazine vekili, 2004 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 133 ada 1 parsel sayılı taşınmazın çayır niteliğiyle davalı adına tescil edildiğini, bu taşınmazın mera parseli içerisinde kaldığnı, meraların kamu malı olup zilyetlikle kazanılamayacaklarını, taşınmazların davalı adına yazılmasının hukuka aykırı olduğunu ayrıca davalı adına zilyetlik nedeniyle yapılan tespitin 100 dönümü aştığını tapu kaydının iptal edilerek taşınmazın tapuya mera niteliğiyle Hazine adına tescilini istemiştir.
    Davalı, dava konusu yerin atalarından kaldığını, davanın reddini savunmuştur.
    Davanın reddine karar verilmiş; hüküm Dairemizce eksik inceleme nedeniyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma kararına uyulmuş, mahallinde yeniden keşif yapılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, tapu iptali ve taşınmazın mera olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir.
    Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Çayır ise taban suyunun yüksek bulunduğu veya sulanabilen yerlerde biçilmeye elverişli, yem üretilen ve genellikle kuru ot üretimi için kullanılan yerdir. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
    31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
    Meraya elatmanın önlenmesi, aidiyetin tespiti, sınırlandırılması davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
    Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
    Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
    Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
    Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava konusu 133 ada 1 parsel sayılı taşınmaz zilyetliğe dayalı olarak davalı adına tescil edilmiştir. Dava konusu taşınmazınn özel nitelikteki çayır mı, kamu malı niteliğinde çayır mı yoksa mera niteliğinde mi, tarım arazisi niteliğinde mi olduğu ayrıntılı olarak tespit edilmemiş, ziraat bilirkişileri sınırdaki mera parseli ile farklılık gösterdiğini bildirmiş ise de toprak yapısının özellikleri bakımından fark konusu bilimsel olarak açıklanmamış ve uzman görüşü alınmamıştır. Mahkemece dava konusu yere ilişkin en eski tarihli hava fotoğrafları, memleket haritaları getirtilmeli, mahallinde yapılacak keşifte komşu köylerden yaşlı yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları, tespit bilirkişileri, üniversiteden seçilecek ziraat, Jeoloji ve Harita mühendisleri eşliğinde yeniden keşif yapılmalı, var ise komşu taşınmaz kayıtları uygulanmalı, hava fotoğrafları ve memleket haritaları jeodezi ve fotogrametri uzmanına inceletilerek taşınmazın geçmişteki niteliği ve hali hazır niteliği konusunda, sınırdaki mera ile ayırıcı unsurlar bulunup bulunmadığı hususlarında görüş alınmalı, fen bilirkişisinden keşfi incelemeye uygun rapor alınması, 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki sınırlamalar da dikkate alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi yoluna gidilmelidir.
    Noksan inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi