17. Ceza Dairesi 2019/13107 E. , 2019/15267 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
Sanık ..."ın hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b ve 35. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/09/2009 tarihli, 2009/490 Esas, 2009/1342 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 30/10/2019 tarihli ve 94660652-105-16-3688-2019-KYB sayılı “Kanun Yararına Bozma” talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/11/2019 tarihli ve 2019/105239 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İstem yazısında;
“Dosya kapsamına göre, anılan kararın adı geçen sanık ile birlikte aynı suçtan mahkûm edilerek hakkındaki hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen dosyanın diğer sanığı ..."un denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi üzerine yapılan yargılama neticesinde verilen Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/05/2015 tarihli ve 2015/229 esas, 2015/552 sayılı kararının sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 29/04/2019 tarih, 2019/3367 Esas ve 2019/6263 Karar sayılı ilâmı ile; ".. Somut olayda ise; 25 TL değerinde pantolon çalan sanık hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin miktar olarak az olması nedeniyle TCK"nun 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi," şeklindeki gerekçe ile diğer sanık lehine bozma kararı verildiği anlaşılmakla, sanık ... hakkında da 5237 sayılı Kanun"un 145. maddesi değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 tarihli ve 3-2 Esas ve Karar sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarihli ve 2/29-56 Esas ve Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
CMK’nin 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde, hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu, başvurunun yapılacağı merci, yöntemi ve başvuru süresinin hiçbir tereddüte yer vermeksizin açıkça belirtileceği hükümlerine yer verilmiş olup, bu hükümlere aykırılık aynı kanunun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni oluşturacaktır. Bu bildirimlerdeki temel amaç sujelerin başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması, bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya hatalı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır. CMK"nın 264. maddesinde ise, kabul edilebilir bir kanun yolu başvurusunda kanun yolunun veya mercide yanılgının, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı, bu hâlde başvurunun yapıldığı merci tarafından, başvurunun derhâl görevli ve yetkili mercie gönderilmesi gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda:
Sanık ...’ın hakkında çıkartılan yakalama kararına istinaden alınan 17.06.2009 tarihli celsede adresinin “Kiremitçi Mahallesi Bayır Sokak No:32/8 Osmangazi/Bursa” olduğunu belirttiği, bilinen en son adresinin de bu adres olduğu, buna karşın sanığın yokluğunda verilen hükmün bilinen en son adresi yerine “Kiremitçi Mahallesi Bayır Sokak No:25/8 Osmangazi/Bursa” adresine tebliğe çıkarıldığı ve tebliğ varakası üzerinde adresin tevziat saatinde kapalı olması nedeniyle 7201 sayılı Kanun’un 21/1. maddesine göre tebliğ edildiğinin belirtildiği, anılan tebliğin Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine aykırı olduğu, sanık ... ...’ın da 04.03.2019 tarihli dilekçesi ile gerekçeli kararın kendisine usulünce tebliğ edilmediğinden bahisle eski hale getirme ve temyiz isteminde bulunduğu, dolayısıyla kararın usulüne uygun kesinleşmediği belirlenmekle;
İkincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında; yokluğunda verilen kararın sanığa usulünce tebliğ edilmemesi nedeniyle yerel mahkemece sanık hakkında verilen hükmün kesinleşmemesi ve sanığın da 04.03.2019 tarihli dilekçe ile eski hale getirme ve temyiz isteminde bulunması nedeniyle, anılan istemler hususunda Yargıtay"ın ilgili dairesince karar verilmesi gerektiğinden, bu aşamada kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ VE KARAR:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden, yukarıda açıklanan nedenle kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, sanığın eski hale getirme ve temyiz istemi hakkında tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 03/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.