Abaküs Yazılım
17. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/13144
Karar No: 2019/15266
Karar Tarihi: 03.12.2019

Hırsızlık - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2019/13144 Esas 2019/15266 Karar Sayılı İlamı

17. Ceza Dairesi         2019/13144 E.  ,  2019/15266 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
    SUÇ : Hırsızlık


    Suça sürüklenen çocuk ...’ın hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 37/1. maddesi delaletiyle 142/1-a, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun’un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine ve 1 yıl 1 ay 10 gün denetim süresine tâbi tutulmasına dair Gaziantep 2. Çocuk Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli, 2016/388 Esas, 2017/10 Karar sayılı kararının kesinleşmesini müteakip anılan karara karşı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 10/10/2019 tarihli ve 94660652-105-27-14807-2019-Kyb sayılı “Kanun Yararına Bozma” talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/10/2019 tarihli ve 2019/99821 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istem yazısında;
    “Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk ...’ın denetim süresi içinde yeni bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, ertelenmiş 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasının aynen infazına dair Gaziantep 2. Çocuk Mahkemesinin 07/02/2018 tarihli 2016/388 Esas ve 2017/10 sayılı ek kararının, Gaziantep 2. Çocuk Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli kararının kanun yararına bozma yoluyla bozulması halinde hukuken yok hükmünde olacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
    Dosya kapsamına göre, kayden 15/03/2002 doğumlu olup, suçun işlendiği 07/06/2016 tarihinde oniki yaşını doldurmuş olup, onbeş yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/2. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiği gözetilmeden aynı Kanun"un 31/3. maddesi uygulanmak suretiyle fazla cezaya hükmedilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
    Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 tarihli ve 3-2 Esas ve Karar sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarihli ve 2/29-56 Esas ve Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
    Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
    CMK’nin 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde, hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu, başvurunun yapılacağı merci, yöntemi ve başvuru süresinin hiçbir tereddüte yer vermeksizin açıkça belirtileceği hükümlerine yer verilmiş olup, bu hükümlere aykırılık aynı kanunun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni oluşturacaktır. Bu bildirimlerdeki temel amaç sujelerin başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması, bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya hatalı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır. CMK"nın 264. maddesinde ise, kabul edilebilir bir kanun yolu başvurusunda kanun yolunun veya mercide yanılgının, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı, bu hâlde başvurunun yapıldığı merci tarafından, başvurunun derhâl görevli ve yetkili mercie gönderilmesi gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
    CMK’nın 234. maddesine göre suçtan zarar görenlerin, kanıt sunma, davaya katılma ve hükmü temyiz edebilme haklarını kullanabilmeleri için, açılmış davadan haberdar edilmeleri gerekir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde;
    “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
    (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerle-şim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.
    Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.” hükümlerine yer verilmiştir.
    Tebligat Kanunu’nun 28. maddesi ise;
    “Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.
    Yukarıki maddeler mucibince tebligat yapılamıyan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamıyan kimsenin adresi meçhul sayılır.
    Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. (Değişik ikinci cümle: 19/3/2003-4829/9 md.) Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmî veya hususi müessese ve daire-lerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir.
    Yabancı memleketlerde oturanlara ilanen tebligat yapılmasını icabettiren ahvalde tebliği çıkaran merci, tebliğ olunacak evrak ile ilan suretlerini yabancı memlekette bulunan kimsenin malüm adresine ayrıca iadeli taahhütlü mektupla gönderir ve posta makbuzunu dosyasına koyar.” şeklinde düzenlenmiştir.
    İnceleme konusu somut olayda:
    Suçtan zarar gören ve soruşturma aşamasında şikayetçi olduğunu belirten müştekinin kovuşturma aşamasında 5271 sayılı CMK"nin 234. maddesinde belirtilen davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerekmektedir.
    Soruşturma aşamasında alınan ifadesinde olay nedeniyle şikayetçi olduğunu belirten yabancı uyruklu müşteki Mukhtar Abdullahı Shuaıbu’nun ikamet adresi olarak “Yeditepe Mahallesi (82850) Sokak Birtek Apartmanı Kat:3 No:22” adresini bildirdiği, duruşma gününü bildiren davetiyenin bu adrese tebliğe çıkarıldığı fakat adresin yetersiz olması, muhatabın adreste tanınmaması ve açık adresinin de tespit edilememesi nedeniyle tebligatın bila ikmal merciine iade edildiği, mahkemenin sanığın açık adresinin bildirilmesini talep etmesi üzerine Gaziantep İl Göç İdaresi Müdürlüğünün 22/08/2016 tarihli cevabi yazısında sanığın kayıt esnasında verdiği adresinin “Yeditepe Mahallesi 85280 numaralı cadde KV Seçkin Yapı Blok No:22 İç Kapı No:2 Şahinbey/Gaziantep” olduğunun bildirildiği, anılan adrese duruşma gününü bildiren davetiyenin tebliğ edilmesi üzerine muhatabın adreste tanınmadığından bahisle tebligatın merciine iade edildiği, mahkemenin talebi üzerine kolluk görevlilerince yapılan araştırmada sanığın vermiş olduğu adres bilgisinin yanlış olduğu ve yeni bir adres bilgisinin tespit edilemediğinin bildirilmesi üzerine mahkemece müştekinin dinlenilmesinden vazgeçilmesine karar verildiği, soruşturma aşamasında şikayetçi olduğunu bildiren müştekiye duruşma gününü bildiren davetiyenin ve yokluğunda verilen kararın usulünce tebliğ edilmediği, bu nedenle kararın usulüne uygun kesinleşmediği belirlenmekle;
    İkincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında; öncelikle 12.01.2017 tarihli kararın usulüne uygun olarak duruşma gününden de haberdar edilmeyen ve iddianame tebliğ edilmeyen müştekiye tebliğ edilmesi ve istinaf kanun yoluna başvurulması halinde gereğine tevessül edilmesi, istinaf kanun yoluna başvurulmaması halinde ise, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 10/10/2019 tarihli ve 94660652-105-27-14807-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/10/2019 tarihli ve 2019/99821 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesine konu hukuka aykırılık açısından yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunulması gerekmektedir.
    SONUÇ VE KARAR:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden, açıklanan nedenlerle, anılan hususa yönelik kamu yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi