Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
1-Kıymet takdirine itiraza ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İcra Mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan mahkeme kararları kesindir. Yargıtayca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin (REDDİNE),
2- Karşı davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Alacaklı vekili tarafından, Kuşadası 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.11.2006 tarih ve 2006/151 D.iş sayılı ihtiyati haciz kararının infazının istenmesi ile 17.11.2006 tarihinde borçlu adresinde menkul haczi yapıldığı, alacaklı vekilinin 24.11.2006 tarihinde İcra Mahkemesine başvurarak, menkuller için belirlenen değere itiraz ederek yeniden kıymet taktiri yapılmasının talep ettiği anlaşılmaktadır.
Alacaklı vekilinin 23.11.2006 tarihinde asıl takibe geçtiği ve borçluya örnek 7 nolu ödeme emrinin 28.11.2006 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ise 08.12.2006 tarihinde İcra Mahkemesine başvurarak karşı dava yolu ile aynı alacağa ilişkin olarak daha önce yapılan ve iptal edilen takipte uygulanan hacizler nedeniyle haczin kaldırılmasını istediği görülmüştür.
Alacaklı vekilinin icra müdürlüğünün yaptığı kıymet taktiri işlemine itirazı İİK"nun 16.maddesine göre yapılmış bir şikayet olup, teknik anlamda bir dava değildir. Bu nedenle HUMK. nunda düzenlenen karşı dava prosedürü uygulanamaz. O halde Mahkemece borçlunun karşı dava yolu ile yaptığı başvurunun reddi yerine anılan kural ihlal edilerek yazılı şekilde karşı davanın kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Kabule göre de; takibin mükerrer olduğuna yönelik başvuru borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre ödeme emri tebliği üzerine İİK. nun 62/1.maddesi uyarınca yasal yedi günlük sürede İcra Dairesine yapılması zorunlu olup, doğrudan İcra Mahkemesine yapılması sonuç doğurmaz. Kaldı ki, borçlunun yasal süre de icra dairesine diğer itirazlarının yanında takibin mükerrer olduğunu da belirterek itirazlarının bildirdiği ve icra müdürlüğünce takibin durdurulduğu görülmektedir. Mahkemece yasal olmayan gerekçelerle başvurunun icra müdürünün işlemini şikayet olarak nitelenmesi ve İİK. nun 16/2.maddesine göre şikayetinde sürede olmadığının kabul edilerek, borçlunun talebi de aşılmak suretiyle takibin mükerrer olduğu gerekçesi ile iptaline karar verilmesi yasaya uygun olmadığı gibi borçlu lehine iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda 2.maddede açıklanan nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.