23. Hukuk Dairesi 2015/9564 E. , 2017/2591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat ... ile davacı vekili avukat ...un gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında 15.03.2012 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davalı yüklenicinin sözleşmeye aykırı olarak kendine ait bağımsız bölümlerin kıymetini arttıracak, yüzölçümünü büyütecek ve avantaj sağlayacak nitelikte imalat yaptığını, sözleşmeye aykırı kalitede ürün kullandığını, bu durumun tespit dosyası ile belirlendiğini, buna karşılık müvekkiline verilen bağımsız bölümlerin değerinin düştüğünü, ihtara rağmen davalı tarafla uzlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, müvekkilinin zararının belirlenmesi ile şimdilik 100.000,00 TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslahla dava değerini arttırarak temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmeye, onaylı proje ve ruhsata uygun olarak bina inşaa ettiğini, müvekkili lehine sadece dubleks katta bir kazanım meydana geldiğini, bunun da projeye gerekliliğinden kaynaklandığını ve müvekkilinin iyiniyetli olarak ruhsattaki m² fazlalığı mukabilinde davacıya ödeme yapmayı kabul ettiğini, müvekilinin inşaat ile ilgili ... bitirme belgesini alıp iskân izni için gerekli müracaatları yaptığını, sözleşmede m² bazında bir paymaşım esasının öngörülmediğini, sözleşmede belirtilen kalitenin altında malzeme kullanılmadığını, bilakis ilave imalatlar yapıldığını, davacıya isabet eden dükkanın m²"sinde artış yapıldığını, sözleşmede davacıya ait dükkanların deposuz, müvekkiline isabet edecek dükkanların ise depolu olacağının açıkça belirlendiğini, davacıya ait dükkanın caddeye olan yüksekliğinin arsa sahibi davacının onayı ve projeye gereksinimleri doğrultusunda, ruhsata ve projesine uygun olarak imal edildiğini, müvekkilinin davacıyı zarara uğratma kastı ile hareket etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmede %50 paylaşım esası kabul edilmesine rağmen davalı yüklenicinin sözleşmeye ve mimarı projeye aykırı olarak kendisine düşecek bağımsız bölümler yönünden yaptığı imalatlarla kullanım alanının genişlemesine yol açacak ve ekonomik değeri olan avantajlar .../...
sağladığı, bu avantajların ekonomik karşılığının 379.947,00 TL olduğu, bağımsız bölümlerin kiraya verilmesi ya da satılmasının davacının talep hakkı yönünden öneminin bulunmadığı, bu avantajların her zaman kullanılabilir ve ekonomik getiriye dönüştürülebilir olması nedeniyle ve dava tarihi itibariyle de ekonomik avantajın sağlanmasından ötürü davacının bundan doğan zararını ve alacağını talep hakkının bulunduğu, davalı vekilinin bu imalatlar nedeniyle davacıya 50.000,00 TL ödeme yapıldığını iddia etmesine karşın bu iddiasına ilişkin 2 adet çek fotokopisi ve altında imzalı adi yazılı belge sunulmuş ise de, sunulan adi yazılı belgedeki ödemenin dava konusuna ilişkin olduğu yine çeklerinde bu nedenle verildiğine dair ibare bulunmamakla ve davacı tarafın bir kabulü olmamakla ödeme iddiasının mahsup edilmesinin mümkün olmadığını, davalının inşaatın sözleşmeye uygun yapıldığı ve davacının da projeye onay verdiği iddialarının, inşaatın projesine uygun yapılmasına rağmen davalının yaptığı farklı imalatlarla sözleşmeye rağmen kendisine maddi avantajlar sağlayacak imalatlar yapması nedeniyle sözleşmeye aykırı davranmakla bu avantajların aynı zamanda davacının zararı olduğu gerçeği karşısında davacının bundan doğan farkı ve zararını talep hakkının bulunduğu gözetildiğinde, bu iddiasının haklı olmadığı, davacının onay vermesinin zararı önceden kabullenmesi anlamına gelmeyeceği, bu konuda taraflarca yapılmış yazılı bir sözleşme bulunmadığı, her ne kadar davalı vekilince 14.05.2014 tarihli tutanak protokol başlıklı adi yazılı belge sunulmuş ise de, bu belgenin dava konusu edilen tazminat ve alacaklar yönünden ibra niteliğinde bulunmadığı, yine taşınmazın itirazı kayıt olmadan davacıya teslim edilmesinin davacının dava konusu zararı talep etmesini engellemeyeceği, bu haklarında vazgeçtiğine dair bir yazılı belgenin sunulmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davacı vekili, 03.11.2014 tarihli ıslah dilekçesinde ayrıca temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunmuştur. Bu itibarla, davacının davalıya keşide ettiği 23.12.213 tarihli ihtarnameye göre mahkemece davalının temerrüt tarihi tespit edilerek ihtarnamede talep edilen 25.000,00 TL"lik kısım için davalının tespit edilecek olan temerrüt tarihinden itibaren, bakiyesi için ise ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3-Dosyaya ibraz olunan tarafların imzasına ihtiva eden 14.05.2014 tarihli tutanak-protokole ekli iki adet çek fotokopisine göre, adi yazılı belgede belirtilen 25.10.2012 keşide tarihli 10.000,00 TL bedelli çek ile 20.06.2012 keşide tarihli 35.000,00 TL bedelli çek olmak üzere iki adet çek bedelinin davalı yüklenici tarafından davacı arsa sahibinin ... Şubesindeki hesabına EFT yoluyla gönderildiği, yapılan ödemelerin dava konusu edilen değer kaybından oluşan tazminat ödemesine ilişkin olduğu, kaldı ki aksinin davacı tarafından da ispatlanmadığı gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile davalı tarafından ödenen iki adet çek bedelinin tazminat miktarından mahsubunun yapılmaması doğru görülmemiştir.
4-Davacı vekilinin, dava dilekçesinde açıkça kira tazminatı isteminde bulunmadığı anlaşıldığından islahla da bu istemin davaya katılması mümkün değildir. Bu itibarla; mahkemece davacının
kira tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadelerine, 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınarak birbirlerine verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.