14. Hukuk Dairesi 2016/4083 E. , 2018/6788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.12.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, eski hale iade, tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi ve eski hale iade talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına tazminat talebi yönünden husumetten reddine dair verilen 03.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, 393 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline, 1215 parsel sayılı taşınmazınsa davalıya ait olduğunu, davalının kendi taşınmazı üzerinde inşaa ettiği binanın müvekkiline ait taşınmaza taştığını, inşaatın yapımı sırasında müvekkilinin taşınmazı üzerinde bulunan taş duvarın yıkıldığını ve davalının binasını dört katlı inşa etmesi nedeniyle müvekkiline ait evin dışarıdan görüntüsünü engellediğini ileri sürerek davalının müdahalesinin önlenmesine, uğranılan zararın tazminine ve eski hale iadesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında davacı vekili davayı yalnızca yıkılan duvar nedeniyle tazminata hasretmiştir.
Davalı, kendisine ait taşınmaz üzerine bina yapımı için dava dışı yüklenici ....ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, inşaatın yapımına ilişkin bir kusur varsa sorumluluğun yükleniciye ait olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, duvarın yıkılması eyleminin haksız eylem niteliğinde olup inşaatı yapan müteahhit tarafından zarar verildiği, davalı ..."un zarar eylemi ile bir ilgisinin olmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın pasif dava ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine; davacı taraf elatmanın önlenmesi-eski hale iade talebini geri aldığından bu talepler hakkında esasa dair karar verilmesine yer olmadığına; tazminat isteği bakımından davanın pasif dava ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davadaki istemin dayanağını Türk Medeni Kanununun; ”Taşınmaz malikinin sorumluluğu” başlıklı 730. maddesi ile “Kazı ve yapılar” başlıklı 738. maddesi oluşturur.
730. madde hükmüne göre “Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı kullanılması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse durumun eski hale getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir.” 738. madde hükmüne göre ise “Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır." Buradaki taşınmaz malikinin sorumluluğu kanunun emrettiği özen gösterme borcunun ihlaline dayanan bir kusursuz sorumluluk halidir. Taşınmaz malikine, Kanunun 730. maddesiyle taşınmazını taşkın olarak kullanmama ve başkasına zarar vermeme yükümlülüğü getirimiş; 738. maddesiyle ise kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara ve onların üzerindeki yapılara zarar vermekten kaçınma zorunluluğu getirilmiştir.
Taşınmaz malikinin taşınmazını taşkın olarak kullanıp kullanmadığı ve başkasına zarar verip vermediğini belirlemedeki ölçü yerel adettir. Kuşkusuz yerel adet belirlemesinin yanında bu gibi davalarda çözüm özen ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi görüşüne de başvurmak gerekir.
Somut olaya gelince; davalı, kendisine ait taşınmaz üzerine bina yapımı için dava dışı yüklenici... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, inşaatın yapımına ilişkin bir kusur varsa sorumluluğun yükleniciye ait olduğunu savunarak davanın reddini talep etmişse de yapılan keşif sonucu bilirkişiler, davacıya ait duvarın yıkılması suretiyle yapılan müdahaleyi belirlediklerine göre ve yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereği arsa sahibi hiçbir kusuru olmasa bile kendi arsasına yaptırdığı yapının doğurduğu her türlü zarardan yapının maliki olması nedeniyle kusur aranmaksızın sorumlu olduğundan, mahkemece davalı arsa sahibi yönünden de işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.