Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4191
Karar No: 2018/6787
Karar Tarihi: 16.10.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/4191 Esas 2018/6787 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/4191 E.  ,  2018/6787 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı tarafından, davalı aleyhine 24.09.2014 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesi gereğince tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, dava konusu 1053 parsel sayılı taşınmazın dava dışı babası ... tarafından davalıya devredilmeden önce, babasının taşınmazın bir buçuk dönümünü kendisine verdiğini ve kendisinin bu yer üzerine ev yapmasına müsade ettiğini, bu nedenle 15 yıl önce taşınmaz üzerinde iki katlı ev inşaa ettiğini, babasının taşınmazı ifraz ettirememesi nedeniyle kendisine devredemediğini, davalının taşınmazı ifraz ettirebileceğini vadederek devraldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın bir buçuk dönümlük kısmının adına tesciline mümkün olmaması halinde bedeli karşılığında bir buçuk dönümlük kısmıyla binanın kapladığı alanın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, dava konusu taşınmazın müvekkilinin birikiminden babasına vermiş olduğu paralarla babası tarafından satın alındığını ve taşınmazı tekrar babasından bedeli karşılığında satın aldığını, taşınmaz üzerine davacıya da kendisine de ev yaptırdığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile; dava konusu 1053 parselde bulunan ev ve bahçenin 1.5 dönümlük kısmının 27/03/2015 hakim havale tarihli bilirkişi raporuna ek krokide A harfi ile belirtilen kısmın davalı adına olan tapusunun iptali ile bu kısmın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
    Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
    Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir.
    Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
    a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır;
    Türk Medeni Kanununun 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyeti Türk Medeni Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
    b) İkinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır.
    c) Üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
    Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    Somut olaya gelince; dava konusu 1053 parsel sayılı taşınmaz, 16.03.1976 tarihinde tapulama ile Mehmet Peker adına tescil edilmiş, daha sonra Mehmet Peker taşınmazı 12.04.1979 tarihinde ...’a, ... da 23.07.2009 tarihinde davalı ..."a satmıştır. Davacı ise 1999 yılında yani çap kaydı oluştuktan sonra anılan taşınmaz üzerine ev yaptığını ileri sürmüştür. Çaplı taşınmazlarda iyiniyet iddiası ileri sürülemeyeceğinden, temliken tescilin sübjektif unsuru olan iyiniyet unsuru gerçekleşmemiştir. Bu nedenle TMK’nin 724. maddesi gereğince temliken tescil koşullan gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de; davacı kendisini vekille temsil ettirmediği halde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve infaza elverişli hüküm kurulmamış olması da yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyizi itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itiraben 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.10.2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Davacı, 24/09/2014 havale tarihli dava dilekçesiyle; dava konusu 1053 parsel sayılı taşınmazın daha önce babası dava dışı ..."a ait olduğunu, 15 yıl önce 5 dönüm olan taşınmazın 1.5 dönümünün babası tarafından haricen kendisine verildiğini ve babasının izniyle taşınmaza ev yaptığını, davalının kardeşi olduğunu taşınmaza iyi niyetle ev yaptığını, bahçe haline getirdiğini, 1.5 dönümünün kendisine ait olduğunu baştan beri bilmesine rağmen bu bölümünün kendisine devrine yanaşmadığını belirterek, bu bölümünün tapusunun iptali ile adına tescilini mümkün olmaması halinde bir miktar bedel karşılığı adına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı vekili, hükmün gerekçeli olmadığı için denetime elverişli bulunmadığını belirterek, hükmün muris muvazaası veya 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 724. maddesine göre değerlendirmesini yaparak bozulmasını talep etmiştir.
    6110 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesinde yer alan, “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmü gereğince, davacı tarafa mahkemece davası açıklattırılmalıdır. Çünkü, HMK"nun 31 ve 33. maddeleri hükümleriyle; 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince; davada maddi olayları açıklama taraflara, ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak yasa hükmünü tespit etmek hâkime ait bir görevdir. Bu hukuksal nedenle, hâkim, bildirilen maddi olaylarla belirlenen dava kapsamıyla sınırlı ve bağlı kalacak, eğer ileri sürülen olgular belirsiz ya da çelişkili ise, ilgilisinden ek bilgi almak suretiyle açıklığa kavuşturacak, uyuşmazlığa uygulanacak yasa hükümlerini bulacaktır.
    Dava konusu olaya gelince; davacı, dava konusu taşınmazın 5 dönüm olduğunu, bunun 1.5 dönümünün önceki malik babası tarafından kendisine haricen verildiğini ve izniyle taşınmazın bu bölümüne ev yaptığını ve ağaç diktiğini, bu durumun davalı tarafından bilinmesine rağmen, taşınmazın tamamını babalarından bedelsiz olarak devraldığını ve kendisine ait bölümün tapusunu vermediğini belirterek, taşınmazın 1.5 dönümlük kısmının tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece, dava dilekçesinde belirtilen maddi olay davacıya yeterince açıklattırılmadan ve maddi olaya uygun hukuki nitelendirmede bulunulmadan dava çözülmeye çalışılmış, taşınmazın (ifrazının mümkün olup olmadığı ilgili kurumdan sorulmamış,) taşınmazın kalan bölümünün miktarındaki azalma nazara alınmaksızın kalan bölümünün davalı adına ipkasına karar verilmeksizin infaza elverişli hüküm de kurulmamıştır.
    Mahkemece, öncelikle yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca maddi olayların açıklattırılması; davacının beyanına göre, uyuşmazlığın Türk Medeni Kanununun, arazinin mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini düzenleyen 724. maddesine dayandığının anlaşılması halinde, davalı selefi olan tarafların babasının, uyuşmazlık konusu yeri ev yapma amacıyla davacıya verdiği ve hatta evin yapımında dahi yardım ettiğini beyan ettiği, oğlu olan davalının bu durumu bilmemesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında gelinen aşamada davacının subjektif iyinetli olduğu kabul edilmeli, ancak ifrazın mümkün olup olmadığı ilgili kurumdan sorulmalı ve mümkün olması halinde belirlenen arz bedeli depo edilerek tescil kararı vermesi gerekirken, eksik inceleme ile verilen kararın bu gerekçeyle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun farklı gerekçeye dayalı bozma görüşüne katılamıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi