21. Hukuk Dairesi 2016/8277 E. , 2017/9092 K.
"İçtihat Metni"...
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dava 26/01/2011 tarihinde meydana gelen iş kazasında davacı sigortalının sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemine ilişkindir.
Mahkemece maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 51.739,73 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki belge ve bilgilere göre, davacının davalı .... nezdinde işçi olarak çalışırken olay günüaşılık sürgün toplamak üzere talimat üzerine çam ağacına çıktığı sırada dalın kısırlması neticesinde ağaçtan düşerek yaralandığı, olayın ....tarafından iş kazası olarak kabul edildiği,... tarafından davacının maluliyet oranının tespit edilmediği, Mahkemece .... düzenlenen rapora itibar edilerek %16,2 maluliyet oranı üzerinden maddi tazminat hesabı yaptırıldığı ve bu maluliyet esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır.
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlikte maddi zarar sigortalının zararlandırıcı sigorta olayından önce ve sonraki durumu arasında oluşan farktan ibarettir. Başka bir anlatımla zararlandırıcı sigorta olayı meydana gelmeden önce malvarlığı hangi durumda ise o durumla zararlandırıcı sigorta olayı olduktan sonraki durum arasında ortaya çıkan fark iş kazası veya meslek hastalığı sonucu maddi tazminat isteminin temelini oluşturur.
Tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş görmezlik ve karşılık kusur oranları, ... tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasanın 95. maddesine göre "Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum ... karara bağlanır.Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.”
Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesinde; bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının 5510 sayılı Yasaya aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı, 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) ... Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahli Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda .... tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu, bildirilmiş, ... İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum ... Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların ...Kulunca inceleneceği bildirilmiştir
Kural olarak .... verilen karar.... bağlayıcı nitelikte ise de; diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından ....Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile....Kararı arasında sürekli iş göremezlik oranına yönelik görüş ayrılığı bulunduğu takdirde çelişkinin giderilmesi için dosyanın ...Kuruluna gönderilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Aynı zamanda maddi tazminatın hesabında kurumca bağlanacak gelirin de önemi bulunmaktadır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Adalet Komisyonu"nun 55. madde gerekçesine göre; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez.Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez.Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafik kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır” Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, Mahkemece yapılacak iş, davacının maluliyet oranının öncelikle ... Kurumu tarafından tespiti gerekmektedir. Kurumca davacının maluliyet tespit talebinin reddolması halinde ise davacıya maluliyet tespiti davası açmak üzere süre verilmesi ve açılacak davanın sonucu bekletici mesele yapılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. ... tarafından maluliyet oranının tespiti halinde bu orana itirazların bulunması halinde ise, ... Kurulu ve...Kurulu ile ....Kurulundan alınacak raporlarla maluliyet oranının kesinleştirilmesi, maluliyet oranının %10 oranında veya daha fazla olması halinde bağlanacak gelirin ilk peşin sermaye değerinin kurumdan sorularak, geçici iş göremezlik ödeneği ile beraber rücuya kabil kısımının tazminat alacağından tenzili, gelir bağlanmaması halinde ise gerekirse davacıya ... Başkanlığını hasım göstererek iş kazası sigorta kolundan kendisine gelir bağlatması gerektiğinin tespiti davası açması için önel vermek, açılan davanın sonucunu bekleyerek sonucuna göre, oluşan usuli kazanılmış hakları da gözeterek bir karar vermekten ibarettir.
2- 6100 sayılı HMK’nun 25.maddesinde düzenlenen “Taraflarca Getirilme İlkesi” Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkimin iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağı olarak tanımlanmıştır.” aynı kanunun 26. maddesinde düzenlenen “Taleple Bağlılık İlkesi” Hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceği şeklinde tanımlanmıştır.
Bu açıklamalar ışında dava dilekçesinde davalı olarak ... İzafeten .... Müdürlüğü gösterilerek, husumet bu davalıya yöneltilmişken, Mahkemece tüzel kişiliği bulunup bulunmadığı anlaşılamayan ... hakkında karar verilmesi ve karar başlığında bu müdürlüğün davalı olarak gösterilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle, tarafların temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 13/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...