11. Hukuk Dairesi 2016/11013 E. , 2018/5845 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/03/2015 gün ve 2014/369-2015/130 sayılı kararı bozan Daire’nin 27/04/2016 gün ve 2015/8791-2016/4725 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili ve davalı ... Uluslararası Nakliyat ve İnşaat Ltd. Şti. vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ... Boya firmasına ait sıvı boyanın taşıma işini üstlendiğini, taşıma işinin ifası için davalı ... Uluslararası Nak. ve İnş. Ltd. Şti. ile anlaşıldığını, 17.06.2010 tarihinde araç sürücüsünün kusuruyla meydana gelen trafik kazasında emtianın hasarlandığını, mal sahibi firmanın müvekkiline kesmiş olduğu 83.090,88 TL meblağlı faturanın müvekkilinin cari hesabından mahsup edildiğini, müvekkilinin davalı ... Uluslararası Nak. ve İnş. Ltd. Şti. ve Taşıyıcı Araç Sorumluluk Sigortacısı olan diğer davalı aleyhine başlattığı icra takibine haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilleri ayrı ayrı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine dair verilen kararın davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizce mümeyyiz davalı yararına bozulmuştur.
Bu kez, davacı vekili ve davalı ... Uluslararası Nak. ve İnş. Ltd. Şti. vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekili ve davalı ... Uluslararası Nakliyat ve İnşaat Ltd. Şti. vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekili ve davalı ... Uluslararası Nakliyat ve İnşaat Ltd. Şti. vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 14,00 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 314,79 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenlerden ayrı ayrı alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 01/10/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY
1- Dava, mal taşıma sözleşmesinden doğan, taşıtanın taşıyıcıya ve taşıma sigortacısına karşı hasar bedelinin tahsili amacıyla başlattığı icra takibine davalıların yaptığı itirazın iptali ve İİT istemlerine ilişkindir.
2- Somut olayda, davacının taşıtan (üst taşıyıcı), davalı ...’in taşıyan ve davalı ... şirketinin ise ihtiyari taşıyıcı araç sorumluluk sigortacısı olduğu, ... içi taşıma sırasında davalı araç sürücüsünün 17.06.2010 tarihli tek taraflı kazası nedeniyle taşımaya konu 83.090,88 TL bedelli malın tamamının ziya olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
3- Yargılama sonunda mahkemece, davalı şirketin 70.000 TL poliçe limitiyle sınırlı, diğer davalının tüm hasar bedeli olan 83.090,88 TL alacak bedeli ile takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir.
4- Kararın davalı ... şirketi tarafından temyizi üzerine, Dairemizce yerel mahkeme kararı, “taşıyıcı araç sorumluluk sigortası genel şartları uyarınca sürücünün alkollü olması yeterli olduğundan, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmesi şartı aranmadığından sigorta şirketi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, davacı tarafça karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
5- Gerek 6102 S. ..., gerekse zaman itibariyle olaya uygulanması gerekli 6762 S. ... hükümleri uyarınca davaya konu sigorta poliçesinin, taşıyıcı tarafından, temel amacı taşıma sırasında mallarda meydana gelebilecek hasar bedelini karşılamaya yönelik, hem taşıyan, hem de taşıtan/gönderilen üçüncü kişiler yararına yaptırılan, müşterek menfaate dayalı ihtiyari bir sigorta türü olduğu konusunda heyetimiz arasında bir görüş ayrılığı yoktur.
6- Keza, mülga 6762 S. ...’nın 1310.maddesinde, yangın sigortaları yönünden zarar gören üçüncü kişilerin, zarara yol açan sigortalıya karşı açacakları davaları doğrudan sigortacıya karşıda dava açabileceklerine ilişkin düzenlemelerin, diğer bir ihtiyari mal sigortası türü olan emtia taşıma sigortası sözleşmelerine de uygulanacağı Dairemizin uzun yıllardır yerleşik uygulaması olduğu ve öğretinin de benzer görüşte olduğu (Bkz. Yargıtay 11.HD. 25.04.1989 gün ve 1988/5101 E- 1989/2606 K.; Yargıtay HGK. 31.01.1996 gün ve 1995/11-980 E. 1996/18 K.; Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku, 6. Bası, s:661 vd.), bu hususun 6102 S. ... döneminde tüm mal sigortaları için yasal düzenleme haline getirildiği hususunda da bir tereddüt bulunmamaktadır.
7- Davacı tarafından kendisine doğrudan dava yöneltilen davalı ... şirketinin sorumluluğu halefiyet esasına dayalı olduğundan, eldeki davada, ancak sigorta ettiren/sigortalının kendisine karşı yöneltebileceği savunmaları dile getirebilecek, sigorta sözleşmesindeki defi’ileri ise ancak kendi akidine karşı yöneltebilecektir.
8- Somut davada, taşıma ilişkisinde taşıyıcı olan davalı ...’in şoförünün tek taraflı kaza ile hasara yol açtığı ve kaza tarihi itibariyle hasarın tamamından sorumlu olduğu kesin hüküm halini almıştır. Davalı ... şirketinin sorumluluğuna ilişkin kısım yönünden mahkeme kararının temyizi üzerine karar Dairemizce, sigorta poliçesi özel şartlarında yer alan “araç sürücüsünün
alkollü olması halinde” teminat koşulunun gerçekleşmeyeceği gerekçesiyle bozulmuş ise de, bu husus sigorta sözleşmesinin tarafları yönünden geçerliliği tartışılacak bir düzenlemedir. Davalı taşıyan ..., sürücüsünün alkollü olmasını sorumluluktan kurtulma sebebi olarak davacıya karşı ileri süremediğine göre davalı taşıma sigortacısı sigorta şirketi de bu savunmayı ileri süremeyecektir.
9- Her ne kadar Dairemiz bozma ilamında, söz konusu hükmün sigorta genel şartları arasında olduğu zikredilmiş ise de, anılan hükmün poliçe özel şartlarında yer aldığı, ancak bu hususun maddi hataya mebni olarak bozma ilamına geçtiği ve hukuki bir öneminin de olmadığı kanaatindeyim.
10- Öte yandan, sigorta poliçesinde de, sürücünün alkollü olması hali tek başına sigorta teminatının ödenmemesi talebinin reddi sebebi olarak gösterilmemiştir. Zira Sigorta Özel Şartlar 2/c maddesinde bu husus “Sigortalının kendi araçları ile ve/veya istihdam ettiği kişilerin kullandığı araçlarla yapılan taşımalarda, araç şoförünün alkol veya uyuşturucu alarak ve/veya ehliyetsiz ve/veya yetersiz ehliyetle araç kullanmalarından veya araçlarda münhasıran bakımsızlıktan kaynaklanan teknik arızalardan dolayı emtiada oluşabilecek hasar ve ziyalarla ilgili tazminat talepleri; ancak kiralık araçlarla yapılan taşımalarda araç şoförünün alkol veya uyuşturucu alarak ve/veya yetersiz ehliyetle araç kullanmalarından veya bu araçlarda bakımsızlıktan kaynaklanan teknik arızalardan dolayı meydana gelen kaza sebebiyle emtiada oluşabilecek hasar ve ziya ile hırsızlık söz konusu olduğunda, sigortacı sigortalıya HASAR TAZMİNATINI ÖDEYECEK VE RÜCU HAKKINI KULLANACAKTIR” şeklinde olup, somut olayda da, kazaya yol açan araç davacı şirketin davalıdan kiraladığı bir araç olup, sigorta şirketinin hasar bedelini zarar gören davacıya ödemesi, akabinde de koşulları elverişli ise özel şartların 1. maddesi uyarınca kendi sigorta sözleşmesi akidine rücu etmesi gerekirdi. Diğer bir anlatımla poliçe özel şartlarındaki ilgili hüküm, tek başına sürücünün alkollü olması ve hatta kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleşmesi halinde bile, sigorta tazminatının zarar gören üçüncü kişi (davacıya) ödenmesine engel değildir.
11- Bunun dışında, sigorta sözleşmesinin tarafları arasında görülecek davada dahi, poliçedeki “alkollü olarak araç kullanımı” tabirinin dikkatlice değerlendirilmesi gerekir. Bilimsel araştırmalara göre, sarhoşluk vermeyen bir çok ilaç kullanımı, hatta meyve suyu alımında ve daha bir çok gıdanın alımının dahi insan kanında bir miktar alkole rastlanmasına yol açabileceği gerçeği karşısında, kanda tespit edilen alkolün miktarı ve kana karışma sureti irdelenmeksizin, salt kanda her alkol tespiti halinde (somut olayda 0,18 promil) poliçenin geçersiz olacağı yönündeki düşüncenin de doğru olmadığı, ancak trafik güvenliğini tehlikeye sokacak miktar ve suretteki alkol alımlarının münhasıran poliçe hükmünün uygulanmasına yol açacağı kanaatindeyim.
Yukarıda anılan sebeplerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile sonucu itibariyle doğru olan ilk derece mahkemesi kararının onanması gerektiği kanaatinde olduğumdan, istemin reddine karar veren Dairemiz çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.