10. Hukuk Dairesi 2020/6791 E. , 2020/6148 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yurt dışında işe başladığı 16/10/1977 tarihinin ilk işe giriş tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, feragat nedeniyle reddine karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
1-Yerel mahkemece 17/05/2019 tarihli ek karar ile verilen temyiz isteminin süreden reddine dair hükmün temyizen incelenmesinin davalı kurum vekili tarafından süresinde istenmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı asil ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen 16/02/2017 tarihli hüküm İş Mahkemesince verilmiştir. Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8. maddesi hükmüne göre İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Bunun yanında tefhim olunan hüküm 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesindeki unsurları içerir biçimde yapılmadığı takdirde Yasada öngörülen ve tefhimden başlayan 8 günlük temyiz süresinin geçtiğinden söz edilemez.
Ek kararda, davacılar vekilinin yüzüne karşı okunan kısa karar ile temyiz süresinin başladığı ve tefhimden itibaren 8 günlük sürenin geçmesi üzerine temyiz talebinde bulunulduğu gerekçesi ile davalı vekilinin temyiz talebi reddolunmuştur.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK "nın 321. maddesinin 2. fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tevhim edildiği hallerde ; gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur. ( Anayasa Mahkemesi Başkanlığı" nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).
Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda ( Hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK"nın 321/ 2. maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar.5521 sayılı Kanun"un 8. Maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının ""hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal "" olarak anlaşılması zorunludur.
Kısa kararda hükme ilişkin tüm hususlara yer verilmediği ve gerekçeli kararın tebliğ edilmediği, davalı vekilinin 10/05/2019 tarihinde temyiz başvurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın HMK 297. maddesinde belirtilen biçimde tüm unsurları ile tefhim edilmiş bir karar olmadığı açık olup, davalı vekilinin temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca mahalli Mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin EK KARARIN KALDIRILMASINA ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 366. maddesi gereğince asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesine karar verilmiş ve temyiz talebi incelenmiştir.
2- Dava, sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davadan feragat nedeniyle davanın reddine, karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu davalı lehine takdir edilen vekalet ücreti noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, vekille temsil edilen davalı kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalı olmuştur.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmelidir ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 02.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.