14. Hukuk Dairesi 2018/1644 E. , 2018/6769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.07.1999 gününde verilen dilekçe ile yükleniciden temlik alınan şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyurak yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 23.11.2017 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.10.2018 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asil ve vekili Av. ... ile karşı taraftan bir kısım davalılar ..., ... ve ... vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekilinin, müvekkilinin davalı müteahhit ..."dan .... 5. Noterliği"nin 10/02/1998 tarih ve ... yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 9925 ada, 36 parselde kayıtlı diğer davalılara ait arsa üzerinde kendi payına düşen 9 numaralı teraslı dubleks daireyi satın aldığını, müvekkilinin 17/08/1998 tarihinden bu yana satın aldığı daireye taşındığını ve ikamet ettiğini beyan ederek, mevcut tapu kayıtlarının iptali ve müvekkili adına tapu kaydının tesciline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 03/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu 9925 ada 36 sayılı parselde kayıtlı, dava konusu 9 numaralı dairenin arsa payının arsa sahiplerine özgülendiğini, yerine yükleniciye özgülenmiş olan 7 no"lu dairenin kat irtifakı kurulmadığından arsa payının - davalı arsa malikleri adına olan tapu kaydının iptali ile yükleniciden temlik alan müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 04/08/2017 tarihli dilekçesi ile belirtilen talepler yerinde görülmez ise çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince taşınmazın rayiç değerinin tespiti ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Davalı yüklenici ... vekili, müvekkilinin hukuki imkansızlık nedeniyle tapuyu veremediğini, inşaatı bitirip oturulabilecek vaziyete getirdiğini, ancak arsa sahiplerinin yasa dışı davranışı ve müvekkilinden haksız menfaat istemesi sonucunda müvekkilinin tapuyu veremediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı arsa sahipleri...ve ... vekili, davalı ..."nun vefat ettiğini bunun yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, diğer davalı ... yönünden müvekkilinin arsa sahibi olarak müteahhit diğer davalı....arasında yapılan daire karşılığı inşaat sözleşmesine aykırı olması nedeniyle diğer davalı aleyhine dava açıldığını, davacının talebini yerine getirmenin fiilen ve hukuken imkansız olduğunu beyan ederek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairemizin 27.01.2004 tarihli 2003/7955 Esas - 2004/617 Karar sayılı ilamıyla "... 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/276 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Düzenlemesi HUMK"nun 83. ve sonraki maddelerinde yapılan ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul muamelesinin tamamen veya kısmen düzeltmesi demektir. Islah, yargılama tamamlanıncaya kadar yapılabilir. Kural olarak da hükmün Yargıtay"ca bozulmasından sonra ıslah caiz değildir. Yukarıda sözü edilen yasa hükümlerine göre iki çeşit ıslah olanaklıdır. Davanın tamamının ıslahı demek davacının dava dilekçesinden itibaren ileri sürdüğü hususları bir yana bırakarak davasını yeni bir nedene dayandırması demektir. Davanın kısmen ıslahı ise; o ana kadar yapılmış bir usul muamelesinin ıslah edilerek düzeltme yapılması demektir. Islahın konusunu tarafların yaptıkları usul işlemleri teşkil eder. Örneğin; davacı ıslah yoluyla davanın sebebini (davasının dayandığı vakıaları) değiştirebilir.
Burada üzerinde durulması gereken diğer bir hususda hukukumuzda davanın terditli olarak ileri sürülen taleplerle açılıp açılamayacağıdır. Yargıtay’ın aksine bazı kararları bulunsa da çoğunlukla talep neticesinin terditli (kademeli) olarak belirtilmesinin mümkün olduğu kabul edilmektedir. Bu görüş doktrinde de kabul görmektedir. Aslında terditli olarak ileri sürülen taleplerin dayandığı maddi vakıalar aynıdır. Fakat, bu vakıalardan çıkarılan terditli taleplerin hukuki sebepleri değişiklik gösterebilir. Terditli taleplerin bulunması halinde mahkemenin yapacağı iş önce ilk talebi incelemek olacaktır. Bunun kabulü halinde ise diğer talebin incelenmesi gerekmeyecektir. Fakat ilk talep, yerinde bulunmazsa aynı hadiseden doğan ikinci talebin incelenmesi gerekecektir.
Islah ve terditli dava hakkındaki bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacı vekili 21.07.1999 tarihli dava dilekçesinde 9 numaralı dubleks dairenin, 21.12.1995 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye ait olduğunu, 10.02.1998 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle yükleniciden satın alındığını belirterek tapu iptali ve tescili isteminde bulunmuştur. Arsa sahibi ile yüklenici arasında ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/16 Esas - 2000/370 Karar sayılı ilamı ile 21.12.1995 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin uyarlanmasına "giriş üstünde bulunan dairelerle son kat dairelerin arsa sahipleri ile müteahhit arasında yarı yarıya (ikişer ikişer) paylaşılmasına" karar verilmiştir. Davacının da taraf olduğu ... 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/493 Esas -2008/361 Karar sayılı ilamıyla 9 nolu bağımsız bölümün arsa payının ..., .... ve ... adına tesciline karar verilmiş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi tarafından 22.05.2013 tarihinde karar onanmış, karar düzeltme talebi kabul edilerek infaza elverişli hüküm kurulması, arsa paylarının belirlenmesi, davalılardan ..."ı da kapsayacak şekilde arsa payları üzerinden tespit, tescil ve teslim kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edildiği, davanın ... 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/331 Esas, 2017/139 Karar sayılı dosyasında derdest olduğu görülmüş, adı geçen henüz kesinleşmemiş gerekçeli kararda 9 numaralı dairenin arsa payının, arsa sahipleri ..., .... ve.... adına tesciline, davalı ..."ın (somut davada davacı) 9 numaralı daireye müdahalesinin men"ine, dairenin boş olarak teslimine karar verilmiştir.
Bu durumda dava konusu dairenin davacı tarafından satın alındığı 10.02.1998 tarihinde ve dava tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye ait olduğu konusunda tereddüt bulunmadığı, ancak yapılan yargılamalar sonucunda dava konusu 9 numaralı dairenin, arsa payının, arsa sahiplerine özgülendiği henüz kesinleşmeyen karardan anlaşılmış olup, davacı davasını 9 numaralı daire yerine 7 numaralı daireye düşen arsa payına yönelttiğinden, ancak 7 numaralı daire hakkında davacı ile yüklenici arasında yapılmış herhangi bir sözleşme bulunmadığından ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 6.05.2016 gün 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi hükmün bozulmasından sonra davanın ıslah edilmesi mümkün bulunmadığından tapu iptali ve tescil talebinin reddi doğru görülmüştür.
Dava konusu 9 numaralı dairenin arsa payının yapılan yargılamalar sonucunda henüz kesinleşmeyen karar ile arsa sahiplerine özgülendiği anlaşıldığından, davacının 04.08.2017 tarihli dilekçesinde "hukuki imkansızlık nedeniyle 9 numaralı dairenin arsa payı yerine yükleniciye düşen 7 numaralı bağımsız bölümün arsa payının tapusunun iptali ile davacı adına tescilini, bu talepler yerinde görülmezse çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince ayni hak talebimimiz içinde sözleşmeye uygun teslimi yapılmayan taşınmazın değerlerinin tespit edilerek davacıya verilmesini" talep etmiştir. Davacının bu talebi yargılama sürecinde oluşan yeni duruma göre davanın açıklanmasından ibarettir. Kısaca davacı davasını açıklamak suretiyle davasını tapu iptali ve tescil ikinci kademede ise tazminat talep ettiğinden tazminat talebinin değerlendirilip incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.630,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.